DÜŞÜK KALORİLİ KETOJENİK DİYET | Dyt. Beyza Yalav

SADECE DİYETİSYEN KONTROLÜNDE UYGULANAN BİR DİYET: DÜŞÜK KALORİLİ KETOJENİK DİYET

Ketojenik diyetler ile ilgili ülkemizde aslında büyük bir bilgi kirliliği ve yanlış bilgi var. Yalnızca halk arasında değil meslektaşlarım arasında bile Avrupa ve Amerika’da yıllardır uygulanan ketojenik diyetler hala doğru bilinmiyor. Ketojenik diyet günlük karbonhidrat alımının 40 gramın altında olduğu diyet çeşididir. Vücut diyetin 4.-5. gününden itibaren vücutta daha önce depolanmış karbonhidratı kullandıktan sonra  ikinci bir enerji kaynağı olarak yağları kullanmaya başlar. Yağların parçalanması ile keton oluşur. Yağlardan elde edilen  ketonların kullanıldığı kanda ve idrada ketonların oluştuğu fizyolojik  durum da  “ketozis” olarak adlandırılmaktadır. Vücut ketojenezdeyken vücuttaki yağları yakarak enerji sağlar. Literatürde ketozise girmeyi sağlayan birçok ketojenik bazlı diyet mevcuttur, peki her ketojenik  diyet gerçekten de sağlıklı mıdır? Ketojenik diyetin bir çeşidi “Düşük kalorili ketojenik diyetler” Batıda uzun yıllardır obezite, tip-2 diyabet, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması gibi ağırlık kaybı gerektiren hastalıkların süreçlerinde ve bölgesel incelme, orantısız vücut kompozisyonu gibi durumlarda tercih edilmektedir.

Global olarak hepimizi etkileyen bir süreçten geçiyoruz. Evde geçirilen süre ve hareketsiz saatler artık hayatımızın büyük bir bölümünü kapladı. Bu da tabi birçok kişinin psikososyal durumlarının yanısıra özellikle kilosunu ve görüntüsünü de olumsuz etkiledi. Günümüz yaşam koşullarında herkes bir koşuşturma içerisinde ve bu akışın içerisinde hız bizim için çok daha önem kazandı. Her seçimimizde artık daha hızlısına gitmeyi tercih ediyoruz, bize başvuran danışanlarımız da kilo kaybederken. Eskiden ne kadar yavaş o kadar iyi inancı varken bugün artık bu bilgi geçerlilğini yitirdi ve herkes çok hızlı sonuç almak istiyor. İşte burada hem hız ihtiyacını karşılayan hem de sağlıklı bir yöntem sunacağımız tek seçenek olarak Düşük Kalorili Ketojenik Diyet karşımıza çıkıyor. Düşük kalorili ketojenik diyetlerin sağlık açısından bir çok olumlu etkisi varken ketojenik diyetler neden zararlıdır? bu sorunun cevabı da çok fazla kafa karışıklığına neden olmaktadır. Aslında iki diyetin temeline baktığımızda Ketojenik diyet ile düşük kalorili ketojenik diyet arasındaki tek ortak özellik diyetin günlük karbonhidrat içeriğinin 40 gramın altında olması ve bu sayede ketozisi doğal olarak sağlamasıdır. Bu temel özellik dışında iki diyet arasında pek de bir benzerlik yoktur. Ketojenik diyetler literatürde çok yüksek yağlı, düşük  karbonhidratlı diyetler olarak uzun yıllar epilepsi tedavisinde kullanılmıştır. Yüksek yağlı , yüksek proteinli  ketojenik diyetlerde enerji sınırlaması yoktur ve protein kaynağı olarak kullanılan hayvansal kaynaklar,  uygulayan kişilerde yan etki olarak kolesterol yüksekliği, damar sertliği, kalp hastalıkları, kanser, kemik erimesi riskini tetiklemektedir. Ayrıca yeterli lif alımı da olmadığından bağırsak sağlığı olumsuz yönde etkilenebilir. Zaten yüksek yağlı , yüksek proteinli  ketojenik diyetler ile yapılan çalışmalar bu tip diyetlerin risk oluşturmaması adına uzun süre uygulanmaması gerekliliğini vurgulamaktadır. Aynı zamanda bu tip diyetlerde vitamin mineral yetersizlikleri ve kabızlık problemleri yaşandığını da hepimiz biliyoruz. Düşük kalorili ketojenik diyetlerde ise ketojenik diyetlerden tamamen farklı olarak vücuda gereken kadar protein alınır, karbonhidrat ve yağ miktarı ise çok düşüktür. Yüksek yağ alımı olmadığından ketojenik diyetlerde olduğu gibi damar sağlığı ve kan değerleri olumsuz yönde etkilemez. Aksine bitkisel kaynaklı ve düşük miktarda yağ alındığından kan değerleri 6 hafta sonrasında olumlu yönde değişim gösterir. İhtiyaç kadar alınan protein aynı zamanda yüksek biyoyararlılığa da sahip olduğundan kas kütlesi korunmuş olur. Yani aslında kas kütlesi korunarak ağırlık kaybı yalnızca yağdan sağlanır. Hızlı kilo kaybetmenin zararlı olmasının sebebi vücudun kasını ve suyunu kaybetmesi olduğu için bu diyetle sağlanan kayıp aksine sağlığı olumlu yönde etkileyecek bir kayıptır. Bunun yanında kaybedilen yağ vücudun hangi bölgesinde fazla ise oradan gittiği için bölgesel incelme ve vücudun orantılı hale gelmesi kaçınılmaz oluyor. Yapılan birçok çalışma da göstermiştir ki düşük kalorili ketojenik diyet ile ilk iki ayda hızlı giden kilo yağdan olduğu takdirde hızla geri gelmez hatta sekiz yıla kadar korunmaktadır.

Tüm Dünyada Düşük Kalorili Ketojenik Diyetin Tercih Edilme Sebepleri Nelerdir?

  • İlk 1-2 ayda minimum %10 ağırlık kaybı beklenir ve bu kayıp %90 oranında yağdan sağlanır.
  • Nokta atışı yani bölgesel yağ kaybı ve selülitli görüntüde azalma görülür.
  • Kısa süre içerisinde bel çevresinde 10-12 cm’leri bulan incelme beklenir.
  • Organlar arası viseral yağlardan da kayıp olduğu için uzun süre ağırlık korunur.
  • Diyetin 2-4. Gününden itibaren girilen ketoz mekanizması sayesinde;
  • iştahta azalma,
  • karbonhidrat bağımlılığında azalma,
  • uyku kalitesinde artış,
  • cinsel aktivitede iyileşme ve artış,
  • bilişsel performansta artış,
  • migren ataklarının azalması, hatta tamamen kaybolması beklenir.
  • Bunların yanında metabolik Sendromda, İnsülin Direnci ve Tip-2 Diyabette iyileşme de görülmektedir.

Bu kadar güzel sonuç veren bir diyet herkes tarafından uygulanmalı mı? Herkes aynı şekilde mi uygulamalı? İşte bu sorunun cevabı en önemli nokta. Ancak ve ancak doğru kişilerde, doğru şekilde planlanmış bir Düşük Kalorili Ketojenik Diyet tüm olumlu etkileri sağlar. Doğru bir şekilde düşük kalorili ketojenik diyet yapabilmek için de diyetin içeriğinin en doğru şekilde planlanması ve gerekli besin desteklerinin kullanılması için bu tip bir diyetin sağlık profesyonelleri; doktor veya diyetisyen kontrolünde olması önerilmektedir. Ayrıca bu tip diyetlerin uygulanması için bilimsel çalışmalar özel içerikli gıdaların kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır. Normal gıdalarla maalesef normal ve kalitli protein, düşük yağ ve düşük karbonhidrat ile yüksek lif oranlarını sağlamak imkansız. Düşük kalorili ketojenik diyete uygun ve yüksek biyoyararlığı olan protein kaynaklarından üretilen bu özel gıda ürünlerini Türkiye’de şu an SDM Gıda firması sağlamakta ve satışını yalnızca diyetisyen kontrolü ile gerçekleştirmektedir. Batıda uzun yıllardır uzman kontrolünde obezite tedavisinde uygulanan düşük kalorili ketojenik diyetlerle ilgili çok sayıda klinik çalışma mevcuttur. Ancak ülkemizde yüksek yağlı, yüksek proteinli ketojenik diyetler ile karıştırıldığı için tedavi süreçlerinde hakettiği yeri henüz alamamıştır.

Başa dön tuşu