Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşını doldurmamış her birey çocuk kabul edilmektedir (Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 1995). İnsanın hem fizyolojik hem de psikolojik gelişimi açısından kritik bir öneme sahip olan çocukluk dönemi ebeveynler ve toplum tarafından dikkat gösterilmesi gereken bir çağdır. Bu dönemde deneyimlenen olumlu ve olumsuz yaşantıların etkileri yaşam boyu sürecektir. Bu açıdan çocukluk çağında yaşanan şiddet ve istismar olayları göz ardı edilmemelidir (Aktay,2020).
Çocuk ihmal ve istismarı gerek toplum içinde gelişen kurallar gerekse alandaki uzmanlar tarafından; çocuğun bakımını üstlenen yetişkinler tarafından çocuğa yöneltilen uygun olmayan ya da zarar verici olarak belirtilen, çocuğun gelişimini duraksatan ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizlikler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Yetişkinler tarafından uygulanan ya da göz ardı edilen bu eylem ve eylemsizlikler çocuğun sağlık ve güvenliğinin sağlanamamasına yol açmakla birlikte fiziksel, ruhsal ve cinsel açıdan çocuğun hasar almasına sebep olmaktadır.
İhmal ve istismar anlam olarak ayrı kavramlardır. İhmal, çocuğun bakımını üstlenen kişiler tarafından öz bakım ve koruma gibi denetimleri kapsayan sorumlulukları yerine getirememeleridir. İstismar ise çocuğun bakımını üstlenen kişilerin farkında olarak çocukları disipline etme, ceza uygulama ve kontrol etme gibi gözetici haklarını sömürmeleri olarak tanımlanabilmektedir.
Çocuk İstismarının Olası Nedenleri
-
Anne- Babaya Bağlı Olası Nedenler
-
Ana babanın genç yaşta evlenmesi ve genç yaşta ana baba olma,
-
Çocuğa evlilik öncesi hamile kalma,
-
Evlilik içi sorunlar,
-
Aile içindeki diğer şiddetler,
-
Ana babanın çocukluğunda istismara uğraması,
-
Ana babanın alkol ya da uyuşturucu kullanması,
-
Ana babanın psikolojik problemleri (depresyon, kendine yönelik düşmanlık duyguları, zayıf tepki kontrolü, düşük benlik kavramı, vb.)
-
Çocuk eğitimi konusunda bilgi sahibi olmaması ve genelde tutarsız ya da otoriter tutuma sahip olmaları,
-
Ana babanın sosyal çevresinin olmaması, toplumdan kendilerini yalıtmaları,
-
Ana babanın özgüven eksikliği, insanlara karşı güvensiz olmaları, zor durumda yardım istemesini öğrenmemiş olması.
-
Çocuğa Bağlı Olası Nedenler
Çocuğun küçük olması, ana babaya duygusal ve fiziksel açıdan bağımlı olması, çocuk bakımının zorlukları; çocuğun aşırı hareketli olması ve sürekli ana babadan istekte bulunması; çocuğun fiziksel ya da zihinsel özürlerinin olması; çocuk ile ana babanın karakter uyumsuzluğu nedeniyle ana babanın öfke duygularını dizginleyememesi istismara neden olabilmektedir.
Çok fazla kardeşe sahip olma, yani evdeki çocuk sayısının fazlalığı da istismar olaylarını arttırmaktadır. Ailenin ilk çocuğu olma da ana babanın görevlerindeki deneyimsizliği, bilgisizliği ve beklenti yükseklikleri nedenleriyle istismarı tetikleyici özellikler arasındadır.
Son olarak çocuğun yaşı istismarın gerçekleşmesinde belirleyicidir. Bebeklerde ve okulöncesi çağı çocuklarda istismar daha fazla görülmektedir. Yapılan bir araştırmada çocukların yaşları ile istismar arasındaki ilişkiye bakılmış ve çocukların yaşları arttıkça istismarın azaldığı görülmüştür
-
Çevreye Bağlı Olası Nedenler
İstismar tüm sosyoekonomik düzeydeki ailelerde, uygulanma şekli değişerek görülmektedir. Düşük sosyoekonomik düzeydeki aileler daha çok; fiziksel ceza, alay etme, azarlama, bağırma, haklarından yoksun bırakma gibi disiplin cezaları kullanmaktadır. Orta ve üst sosyoekonomik düzeydeki aileler ise daha çok suçlama ve hayal kırıklığı gösterme gibi psikolojik disiplin yöntemlerini kullanmaktadır (Aral, 1991, s.39).
Sürekli fakirlik içinde, yetersiz konutlarda, kötü sağlık koşullarında yaşayan; uygun bir biçimde beslenemeyen çocukların mutlu ve sağlıklı yetişkinler haline gelmesi oldukça zor olmaktadır. Bu olumsuz koşullar, anne babaları, çocuklarını fiziksel olarak istismar etmeye ya da mutsuzluğa kapılarak onları ihmal etmeye yöneltebilmektedir. Ayrıca, işsiz ya da düşük gelirli anne babalar, çocuklarını, aileye ekonomik kazanç sağlamak amacıyla küçük yaşta çalışmaya da teşvik etmektedir. Böylece çocuklar dilencilik, fuhuş ve hırsızlık gibi suçları işlemeye yönelmekte ya da yaşlarına ve bedensel yapılarına uygun olmayan ağır işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır
Toplum değerleri, evde çocuk yetiştirme yöntemlerini etkileyebilmektedir. Pek çok toplum, çatışmaların çözümlenmesi ve davranışların kontrol edilmesinde bir yöntem olarak şiddeti onaylamaktadır.
Sonuç olarak bazı ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel özellikler ailede kriz yaratarak çocuğun istismarına yol açabilir. Ekonomik yetersizlik, aile içi en önemli stres etkenidir. Bu etken yoksulluk, işsizlik, borçlanma gibi nedenlerle ortaya çıkmaktadır.
Çocuk İstismarının Sonuçları
Çocuk istismarının sonuçları iki boyutludur. Birinci boyutu kısa sürede gerçekleşen zararlar olup, istismar gerçekleştikten kısa bir süre sonra görülenlerdir. Bunlar; yaralanma, ölüm, hamilelik vb.’dir. Bir diğer boyutu ise uzun süreli zararlardır. Bunlar da bireyin karakterindeki olumsuzluklar, kaygılar, özgüven eksikliği, vb. olumsuzluklardır. Uzun süreli zararlar, istismar gerçekleştikten sonra gerçekleşecek tedaviler ile en aza indirilebilmektedir.
İstismara uğramış çocuklardaki gelişim görüntüsüne bakıldığında, en sık rastlanan bozukluklardan biri, okulöncesi çocuklardaki konuşma gecikmesidir. Bu sorun daha büyük yaşlardaki çocuklarda dil geriliği ve okulda başarısızlığa da yol açabilir
Yapılan araştırmalarda istismara uğrayan çocukların yetişkinlerle iletişim kurmakta kaçındıkları, kendini ifade etmekte zorlandıklarını ve içekapanık bireyler olduğunu göstermektedir. Yaşadıklarından kendini sorumlu tutması, kendine olan güvenini, saygısını ve sevgisini azaltmaktadır.
PSİKOLOG MERVE İZBUL
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.