Ameliyat Öncesi Beslenme Önerileri ve Ödem Atmaya Yardımcı Besinler | Diyetisyen Tavsiyesi

Ameliyat öncesinde mide asitinde azalma hedeflendiği için yetişkin ya da çocukların besin alımları kısıtlanır ve aç olmaları sağlanır. Böylece ameliyat sırasında anestezi kaynaklı oluşabilecek kusma ve midede bulunan besinlerin akciğere kaçıp aspirasyona neden olabilme olasılığı ortadan kaldırılır. Aynı zamanda sıvı ve katının tamamen kesilme nedeni anestezi ile oluşabilecek idrar ve gaita sorunlarıdır. Amerikan Anestezi Birliğine göre; ameliyattan 6 saat kadar önce katı besin alımı kesilmeli, ameliyattan 2 saat öncesi berrak sıvıların alımı kesilmelidir ve bu müdahale anestezi süreci için yeterlidir. Fakat ülkemizde ameliyat öncesi 8-12 saatlik açlık kuralı geçerlidir. Genellikle gece 12’den sonra hiçbir yiyecek ve içecek tüketilmemelidir kuralı hala kullanılmaktadır. Burada bahsettiğimiz durum ameliyattan hemen önceki gün için benimsenen ilkelerdir. Fakat ameliyat öncesi beslenme kişinin beslenme durumuna göre son 3 gün veya son 3-6 aylık süreci kapsamaktadır.

Ameliyat öncesi dönemde, ilk beslenme hedefi hastada önceden var olabilecek yetersiz beslenme durumunun değerlendirilmesidir, diğer hedefler; yetersiz beslenme durumu varsa ameliyat sürecini optimize etmek için tedavi etmek, açlığı en aza indirmek, ameliyat öncesi yetersiz beslenmeyi önlemek ve iyileşme için anabolizmayı desteklemektir. Ameliyat geçirecek hastaların tamamında aslında yetersiz beslenme durumuna bakılmalı ve değerlendirmeler yapılmalıdır.

Ameliyat öncesi beslenmenin bu denli önem taşımasının sebeplerinden biri cerrahi stres denilen kavramdır ve bu kavram ameliyat öncesi ameliyat geçirecek kişide oluşur. Cerrahi stres yanıtının beslenme ile ilgili klinik sonuçları arasında hiperglisemi ve tüm vücut protein katabolizması bulunur. Katabolizmanın önlenmesi ve azaltılması açısından beslenme oldukça önemlidir. Bu süreçte bu durumun önlenebilmesi için protein, karbonhidrat ve yağ alımının belli oranlarda arttırılması gerekmektedir.

Ameliyat öncesi dönemde yetersiz besin alıyor olmak, ameliyat sonrası dönemde iyileşme sürecinin, yaraların iyileşmesinin ve bağışıklık sisteminin aksamasına neden olmaktadır. Bu nedenle herhangi bir ameliyat öncesi kişide besin alım yetersizliği varsa mutlaka ilk olarak beslenme tedavisi almalı ve sonrasında ameliyat süreci gerçekleşmelidir. Özellikle protein bakımından yeterli beslenmemek ameliyat sonrası süreçte kasların zayıflaması ve toparlanma süreci için oldukça olumsuz etki yaratacaktır.

Klinikte süreçte ameliyat öncesi beslenme ile ilgili son derlemelerde metabolik ve beslenme açısından bakıldığında özetle; hastanın genel beslenme durumunda yetersizliğinin bulunmaması, bulunuyorsa ameliyat öncesi bu durumun tedavi altına alınması gerekmektedir. Ameliyat öncesi belirtilen sürelerden daha fazla açlık ve susuzluk durumu oluşmamalıdır. Stres durumunun artmasından dolayı normalde alınması gereken besin içeriğinin bir miktar arttırılması gerekmektedir. Protein alımının belli oranlarda arttırılması gerekmektedir.

Ameliyat öncesi dönemle ilgili birkaç bireysel beslenme tavsiyesi vermek istiyorum;

Ameliyat süreci öncesi süreçte düşük kalorili diyetler yapılmamalıdır. Bu ameliyat sonrası dönemde iyileşme sürecinizi yavaşlatacaktır. Ameliyat öncesi doktorunuz mutlaka kilo vermelisin derse, süreci mutlaka bir diyetisyen ile yönetmelisiniz.

Ameliyat öncesi süreçte sıvı tüketimine özen gösterilmeli ve kişinin bulunduğu ağırlığa göre ideal oranlarda sıvı tüketmesi sağlanmalıdır.

Ameliyattan önceki süreçte beslenme yetersizliği bulunan kişilerde yumurta, kırmızı et, tavuk, peynir balık gibi hayvansal protein kaynaklarının ameliyat öncesi 1 hafta belli oranlarda tüketiminin arttırılmasını öneriyorum. Bağırsak sorunları yaşamamak adına sütü süt olarak değil ayran ya da yoğurt olarak tüketilmesi gerektiği, kuru baklagillerin bu süreçte çok tercih edilmemesi gerektiğini özetle söyleyebilirim. 

Ayrıca K vitamini bakımından zengin besinlerin kan sulandırıcı etkisi vardır ve bunlarında ameliyat öncesi son 3 günde tüketiminin kısıtlanması gerektiğini unutmayın. K vitamininden zengin besinlere bakacak olursak; özellikle yeşillikler, kuruyemişler, çilek-kivi-böğürtlen gibi meyveler, brokoli-karnabahar-kuşkonmaz gibi sebzeler diyebilirim. Ayrıca ekinezya çayının, kızılcık meyvesinin, karanfilinde kan sulandırıcı özellikleri unutulmamalıdır.

Ayrıca ameliyat öncesi için beslenme dışında birkaç öneride daha bulunmak istiyorum;

Ameliyat öncesinde sigara kullanan kişilerde sigara kullanımını azaltmak anestezinin daha kolay etki etmesine yardımcı olacaktır. Ameliyat öncesinde birkaç gün önceden itibaren alkol alınmaması gerekir. Alkol karaciğer üzerine olumsuz etkiler yaratır. Özellikle büyük ameliyatlardan sonra karaciğerin tam kapasite ile çalışması gerekir, alkol alımı bunu önler. Ameliyat öncesinde uyku da sonrasındaki iyileşme sürecinin hızlanması için çok önemlidir. Özellikle büyük ameliyatlardan önce birkaç gece en az 8 saat uyku önerilir.

Birazda yazımızın ikinci kısmı olan ödemden bahsedecek olursak; ödem vücuttaki kılcal damarların sıvı sızdırmasından dolayı oluşur. Sızan sıvı, damar çevresindeki dokularda birikir ve şişmeye neden olur. Vücudun hemen her yerinde ödem gelişebilir. Ayrıca bazı hastalık durumları, gebelik gibi dönemlerde, ameliyat sonrası anestezinin etkisinden dolayı vücutta ödem sorunu gelişebilir. Ayrıca sıcak havalar, uzun yolculuklar, regl öncesi dönem gibi bazı süreçlerde vücut ödemini artabilmektedir.

Öncelikle vücutta bulunan ödemi atmanın en güzel ve en kolay yolunun su içmek olduğunu söylemek istiyorum.

Biraz teorik kısma bakacak olursak; hücre içi ve hücre dışı sıvıların elektrolitleri birbirinden farklıdır. Ödeme neden olan elektrolitler hücre dışı sıvılar ile oluşmaktadır. Hücre dışı sıvının temel katyonu sodyum, temel anyonu klordur. Hücre içi sıvıların ise katyonu potasyumdur, temel anyonu da fosfatlardır.

Yüksek sodyum içeren besinler vücutta ödeme neden olur. Sofra tuzunun yapısında sodyum ve klor mineralleri bulunur. Bu yüzden hazır gıdalar, turşular, salamura peynir zeytinler gibi tuz içeriği besinler ödem şikayeti bulunduğunda tüketilmemelidir, fazla tuzdan kaçınılmalıdır.

Hücre içi sıvıyı arttırarak fazla hücre dışı sıvıyı azaltmayı hedeflememizde ödemin atılması için diğer prensiplerden biridir. Bu yüzden ödem geliştiği zamanlar potasyumdan zengin; muz, kivi, patates, sarımsak gibi sebzeler ve süt ürünleri gibi besinler suyun hücre içinde tutulmasına yardımcı olur ve ödem oluşumunu engeller.

Genellikle ödem atıcı besinlerin başında maydanoz gelir bununda en büyük sebepleri diüretik olması ve yüksek potasyum içeriğinden dolayıdır. Herhangi bir böbrek hastalığı, gebelik gibi bir durum yoksa ödemli hissedilen günler yarım demete yakın maydanoz tüketilebilir. Böylece vücuda bolca C vitamini de almış oluruz.

Bir de burada hibikustan söz edelim; antioksidan bakımından zengindir ve yüksek potasyum içeriği bulunur. Kan basıncının düşmesine ve vücut ödeminin atılmasına yardımcı olur. Günde 1-2 fincan sağlıklı yetişkinler tarafından tüketilebilir. Kronik hastalığı bulunan kişilerde(özellikle tiroit hastaları),onkolojik hastalıklarda, emziklilerde ve gebelerde uzman görüşü alınmadan tüketilmemelidir.

Özellikle süt ürünlerinden yoğurt düşük sodyum içeriği, yüksek potasyum içeriği ile içerdiği probiyotikler ve prebiyotiklerden dolayı ödemin atılmasına yardımcı olacaktır. Günde 2 su bardağın yoğurt veya tuzsuz ayran olarak tüketimi bu süreci destekleyecektir.

Magnezyumunda hücre dışı sıvıların atılmasını desteklediği ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalardan birini belirtmem gerekirse premenstural sendromlu kadınlarda magnezyum içeriği yüksek besinlerin tüketiminin fazla olması vücut ödeminin azalmasını desteklemiştir. Ödem sorunları yaşadığımız dönemlerde; yağlı tohumlar (badem, fındık..), kivi, avokado, ıspanak, enginar gibi besinlere beslenme düzeninde daha sık yer verilmelidir.

Yine B6 (pridoksin) vitaminin hücre dışı sıvıların atılmasını desteklediği ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalardan birini belirtmem gerekirse magnezyumda olduğu gibi premenstural sendromlu kadınlarda B6 vitamin içeriği yüksek besinlerin tüketiminin fazla olması vücut ödeminin azalmasını desteklemiştir. Ödem sorunları yaşanan dönemde, tam tahıllar, balık/deniz ürünleri ve yumurta tüketimi desteklenmelidir.

Ödem atıcı içeriği bulunan önemli meyvelerden biri de ananastır. Ananas içeriğinde bromelain bulundurur. Bu vücutta ödem atılmasını destekler. Bromelain en çok ananasın kabuğunun hemen altında ve ortasında bulunan sert silindir yapıda bulunur. Yüksek ödem hissettiğimiz dönemde günlük meyvemizi ananas olarak tercih edebiliriz ayrıca ananas kabuğu ile yapacağımız çayları günde 1-2 fincan olarak tüketerek süreci destekleyebiliriz.

Ödem atmak denilince son olarak yeşil çaydan da bahsetmek istedim, hem polifenollerden zengin hem de iyi bir diüretik olan yeşil çay, ödem hissedilen dönemlerde günde 2 fincan yeşil çay tüketimi sağlıklı yetişkinler için tercih edilebilir. Kronik hastalığı bulunan kişilerde(özellikle tansiyon hastaları),onkolojik hastalıklarda, emziklilerde ve gebelerde tüketilmesi önerilmemektedir.

Ayrıca ödemim var tuz hariç nelerden uzak durmalıyız dersek; alkol tüketimi vücutta sıvı tutumunu arttırmaktadır bu yüzden ödem hissedilen günler alkolden kaçınılmalıdır. Kafein içeriğinden dolayı kahve ve tein içeriğinden dolayı çay da vücutta ödem yoğunluğu fazlayken tüketimi kısıtlanması gereken içeceklerdir. Ayrıca beyaz ekmek gibi, beyaz un içeren besinler ve rafine şekerde ödem oluşunu desteklemektedir, bu yüzden ödem oranı yüksek iken kaçınılması gereken besinlerdendir.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu