Normal koşullar altında, adipoz dokunun %50’sini vücutta yağ depolamadan sorumlu adipozitler oluşturmaktadır. Geri kalan %50’sini ise preadipozitler, bağışıklı sistemi hücreleri ve bunların yanı sıra hücre dışı matriks, kan damarları ve sinir sistemi oluşturmaktadır.
Kalori alımındaki artış, viseral adipoz dokunun artmasına neden olur. Bu doku daha az büyüme eğilimi gösterdiğinden adipozitlerde hipertrofiye neden olur. En dıştaki adipozit hücrelerde yeterli oksijen kalmadığından parçalanarak ölmeye başlarlar. Adipozitlerin parçalanması sonucu ortaya çıkan maddeler daha sonra enflamasyonu tetikler.
Bu esnada salgılanan pro-inflamatuar maddeler, karbonhidrat metabolizmasını değiştirerek daha fazla kilo alınmasına yol açabilir. Pro-inflamatuar moleküller, bunun yanında merkezi sinir sistemi ile etkileşime girerek, kişinin iştahının artmasına yol açabilir. İnflamatuar moleküllerin varlığı, beyne tokluk hissi sinyali iletimini engeller ve kişiler yemek yemeye devam eder. Benzer şekilde karbonhidrat metabolizmasının değişmesi de vücutta yağ depolanmasını arttırır. Pro-inflamatuar maddelerin etkisinin bir sonucu olarak adipoz dokuda değişim geçiren makrofajlar da daha fazla pro-inflamatuar adipozit salgılayarak inflamasyonun ilerlemesine neden olur. Tekrarlayan bu döngü lipoinflamasyonu aralıksız hale getirerek obezitenin artmasında önemli bir etken olur. Oluşan bu kısır döngüye bağlı olarak lipoinflamasyon görülen bir kişide, diyabet, hipertansiyon ve metabolik sendrom gibi komorbiditelerin oluşma ihtimali de artacaktır.
LİPO İNFLAMASYON’A ÇÖZÜM NEDİR?
Sadece ağırlık kaybı lipo inflamasyonu geçirmekte tek başına yeterli olmaz, kişiler bir süre sonra tekrar kilo alırlar. Bireylerin geri kilo alımını, artan iştahını, metabolik hastalık risklerini engellemek için çözüm; omega 3 yönünden zengin bir beslenme ya da beslenme uzmanının/doktorun önerdiği DHA ve EPA oranı 5/1 olan sağlık bakanlığı onaylı takiveyeler kullanmak olabilir. Bu beslenme biçimiyle ya da takviyelerle ağırlık kaybı artar, insülin direnci kırılır, lipo inflamasyon giderilir, leptin direnci azalır ve tokluk hissi artarken iştah azalır. Bu da, adipoz dokunun hemostaza girmesi ve kişinin geri kilo alma riskinin minimuma indiği anlamına gelir.
NOT: Leptin, besin alımını azaltan enerji harcamasını arttıran bir hormondur. Leptin direnci olan bireylerde iştah ve metabolizma hızı kontrolü zorlaşır. Tokluk hissi azaldığından sürekli yeme isteği oluşmaya başlar.