Günümüzde yaşanan stres ve kaygı durumu bozuklukları, doğal besinlere ulaşmakta yaşanan sıkıntılar ve artan çevre kirliliği gibi durumlar bağırsak mikrobiyatamızda olumsuz yönde değişmelere neden olmaktadır. Son zamanlarda ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsaklarımızda meydana gelen bu mikrobiyata değişimi sağlığımızı da olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu sebeplerden dolayı bozulmuş bağırsak mikrobiyotamızı olumlu yönde etkileyen probiyotik ve prebiyotik ürünlere olan talep artmıştır.
Peki, probiyotik ve prebiyotik ürünler nedir diyorsanız veya siz de kullanmak istiyor ama yeterli bilgiye sahip olduğunuzu düşünmüyorsanız buyurun detaylıca inceleyelim..
PROBİYOTİK NEDİR?
Probiyotikler, yeterli miktarda alındıklarında endojen mikrofloranın özelliklerini geliştirerek, konakçı sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalardır.
Yetişkin bir insanın GİS’inde Laktobasillus, Bacteroides, Bifidobacterium, Peptostreptococcus ve Fusobacterium türleri baskın olmak üzere 500’ün üzerinde bakteri çeşitleri bulunmaktadır. Bu mikroorganizmaların probiyotik olarak kabul edilebilmesi için taşıması gereken bazı özellikler bulunmaktadır.
Probiyotik Mikroorganizmaların Sahip Olması Gereken Özellikler:
- Güvenilir olmalıdırlar.
- Canlı olmalıdırlar.
- Stabil olmalıdırlar.
- İnsan kaynaklı olmalıdırlar.
- Antibiyotiğe karşı dirençli olmalıdırlar.
- Antimikrobiyal maddeler üretebilmelidirler.
- Çok suşlu ürünlerin hazırlanmasına uygun olmalıdırlar.
- Normal florayı bozmadan patojen bakterileri inhibe edebilmelidirler.
- Bağırsak hücrelerine tutunabilmeli ve bağırsaklarda kolonize olabilmelidirler.
- İnsan ve hayvanlarda kullanıldığında herhangi bir yan etki oluşturmamalıdırlar.
- Besinlere ilave edildiğinde canlılığını kaybetmemeli ve aktivitesini koruyabilmelidirler.
- Ağız yoluyla alındığında düşük pH, asit ve safra tuzları gibi olumsuz çevre koşullarına direnç göstererek bağırsakta metabolize olmalıdırlar.
Probiyotiklerin Etki Mekanizmaları:
- Patojen bakterilerin üremelerine engel olurlar.
- Patojenlerin ürettikleri toksinleri etkisiz hale getirirler.
- Patojenlerin barsak epiteline yapışmasına mani olurlar.
- Bağışıklık sistemini iyileştirirler.
- Kanserojen maddeleri tüketirler.
Probiyotiklerin Sağlık Üzerine Etkileri
- Diyare,
- Konstipasyon (kabızlık),
- Allerjik hastalıklar (atopik dermatit, allerjik rinit, astım vs),
- Helicobacter pylori enfeksiyonu tedavisi ve önlenmesinde,
- Diyabet başlama yaşını artırmakta,
- Ülseratif kolit tedavisinde,
- Crohn hastalığı tedavisinde,
- Vajinal enfeksiyonlar tedavisinde,
- İdrar yolu enfeksiyonları önlenmesinde,
- İrritabl kolon semptomlarını ve kolon kanseri oranını azaltmakta etkilidirler.
Probiyotik Ürünler
Bir besinin probiyotik olarak adlandırılabilmesi için en az 10⁹ CFU (1 milyar) canlı mikroorganizma içermesi gerekmektedir. Bu nedenle kullanılacak üründe özellikle etiket okumak çok önemlidir.
Probiyotik eklenmiş fermente süt ürünleri (Yoğurt, süt..)
Kefir
İlaç kapsülleri,
Probiyotik ilaveli bebek mamaları,
Kaşelerde toz şeklinde probiyotik ürünler olarak sayılabilir.
*Yoğurt probiyotik bir besin midir diye soracak olursanız; yukarıda yaptığım açıklamalardan yola çıkacak olursak probiyotiklerin bağırsak duvarında canlı bir şekilde yer edinmeleri ve belli bir süre kolonize olmaları gerekmektedir. Ancak yoğurt bu özellikleri sağlayamadığından probiyotik olarak gösterilemez. Probiyotik olmasa da içerisinde sağlıklı bakteriler bulunur ve diyette tüketilebilir.
PREBİYOTİK NEDİR?
Dünya Gastroenteroloji Örgütünün tanımına göre prebiyotikler; ‘seçici olarak fermente olabilen, gastrointestinal mikroorganizmaların kompozisyon ve/veya aktivitesini etkileyerek bireyin iyi olma hali ve sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan besin bileşenleridir.’
Prebiyotikler, bağırsak sistemindeki bakterinin gelişimini veya aktivitesini sağlayarak, insan ve hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen besin bileşenleridir. Kısaca prebiyotikler sindirilemeyen karbonhidratlardır.
Prebiyotiklerin Etki Mekanizması:
Prebiyotikler, intestinal mikroflorada karbon kaynağı olarak kullanıldıklarında, temel olarak laktik asit ve asetik asit, bütirik asit ve propiyonik asit gibi kısa zincirli yağ asitlerini üretir. Kısa zincirli yağ asitleri barsak pH’sını düşürerek, bu ortamda mineral ve özellikle de kalsiyum emiliminin artmasını sağlar. Fermantasyon sonucu açığa çıkan bileşikler bağırsak epitel hücreleri için de enerji kaynağı oluşturur
Prebiyotik Besinlerin Özellikleri:
Bir besin bileşeninin prebiyotik özellik taşıyabilmesi için;
- Sindirime dirençli olması,
- Kolon mikroflora bakterileri tarafından hidrolize edilmesi,
- Bir veya kısıtlı sayıda olmak üzere daha çok bakterinin çoğalmasını uyarması,
- Konakçının sağlığı üzerinde olumlu etkileri olması gibi özellikleri taşıması beklenir.
Prebiyotiklerin Faydaları:
- Kalsiyum ve magnezyum emilimini arttırırlar.
- Prebiyotiklerin ürettiği kısa zincirli yağ asitleri sindirimi yavaşlatır, kan şekerini dengede tutar.
- Obezite ve çeşitli metabolik hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde kullanılırlar.
- Sindirim sistemini düzenler.
- Bağışıklık sistemini destekler.
Prebiyotik Besinler
- Meyveler: Muz, elma, çilekler, üzüm
- Sebzeler: Hindiba, enginar, yerelması, kuşkonmaz, kereviz, soğan, sarımsak, pırasa, domates, hardal bitkisi
- Kurubaklagiller: Soya fasulyesi, mercimek, kuru fasulye, nohut, bezelye
- Tam tahıllar: Tam buğday, arpa, çavdar, yulaf, karabuğday, kepekli pirinç
- Yağlı tohumlar: Keten tohumu, badem, ceviz, zeytin
- İçecekler: Bira
- Diğer: Bal
Diyetisyen Esra Uğurlu