Her canlının ömrünü devam ettirebilmesi için mecburî bir ihtiyaç olan “beslenme” insanlarda büyüme, gelişme ve üreme üzere süreçlerde besin öğelerinin kâfi ve istikrarlı tüketimi olarak tanımlanmaktadır. Sağlıklı beslenme bedenimizi oluşturan hücrelerin gerçek ve sistemli çalışabilmesi için gerekli olan makro ve mikro besin öğelerini (karbonhidrat, protein, yağ vitamin, mineral ve su) kâfi ve istikrarlı ölçüde almaktır. Bu besin öğelerinin eksik ya da istikrarsız kullanılması birçok sıhhat sorununun ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Vücudumuzun tüm besin öğelerine muhtaçlığı vardır. Bu yüzden toplumsal medyada yahut etrafınızda duyduğunuz çok tanınan olan tek taraflı beslenmek (Sadece Karbonhidrat yahut yalnızca yağ alarak) ya da çok düşük kalorilerde beslenmek yanlıştır. Bireyler gücünü makro-besin öğeleri yani karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlarlar. Bu besin öğelerinin bireylerin cinsiyetine, uzunluğuna, kilosuna, yaptığı antrenmana ve varsa bir hastalığına nazaran günlük alım seviyeleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra tüm bu faktörler ile hesaplanan günlük kalori seviyesi bizim için çok kıymetlidir. Her bireyin kendi beden gereksinimlerine has güç gereksinmesi vardır. Sağlıklı beslenme ise şahsa has olması ve kaliteli besini gerçek porsiyonlarda alınması manasına gelmektedir.
Sağlıklı beslenme bir öğün yemeğinizde tüm besin kümelerinin ülkü porsiyonda tüketilmesi ile oluşmaktadır. Azlığı yahut fazlalığı sıhhat kalitenizin bozulmasına ve çeşitli hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır. Bunlardan en yaygını ise “Obezite” yani çok kilolu olma durumudur. Dünya Sıhhat Örgütü’nün 2018 datalarına nazaran Türkiye, Avrupa’nın en obez ülkesi haline gelmiştir. Dünya sıralamasında ise 27. Obez ülke olarak kayıtlara geçmiştir. Tüm dünyanın sorunu haline gelen obezite için siz de kendinizin ve etrafınızın beslenme alışkanlıklarını değiştirerek daha sağlıklı bir hayat için adım atabilirsiniz. Unutmayın sağlıklı beslenme hayat kalitenizi arttırır, bedeninizi ve zihninizi sağlıklı meblağ.
ÖDEM NEDİR, NEDEN OLUŞUR?
Ödem hücre içi sıvının hücre dışına çıkarak doku ortalarında ve cilt altında su toplanması sonucu oluşan şişliklerdir. Ödemin oluşması sanıldığının tersine bedende suyun fazla olduğunu değil, su gereksiniminin azlığından ötürü bedendeki su tavrının fazla olduğunu göstermektedir. Gün içerisinde alınması gerekenden daha az alınan suyu beden kullanabilmek için depolamayı tercih eder. Gün içerisinde sabah ile akşam ortasında tartıdaki farklılıkların en büyük nedenlerinden biri ise ödemdir. Ödem en çok ellerde, kollarda, yüzde, bacaklarda ve ayaklarda görülmektedir.
Ödem oluşumunun birçok nedeni bulunmaktadır. Birinci olarak bahsetmek istediğim bahis ise beslenmede yapılan yanlışlıklardır. Bilhassa fazla tuz tüketimi bedende çok ödem tavrına neden olmaktadır. Yapılan araştırmalara nazaran fazladan alınan 1 gr Tuz tüketimi bedende 200 ml su tutmaktadır. Dünya Sıhhat Örgütü’ne nazaran bir kişin günlük gereksinimi olan tuz ise 5 gr kadardır. Bu ölçü yaklaşık olarak 1 çay kaşığı tuza tekabül etmektedir. Ödem oluşumunun başka etmenleri ise hareketsiz bir hayat stili, yetersiz su tüketimi, alkol tüketimi, asitli içeceklerin tüketimi, kafeinli içeceklerin (çay-kahve) tüketimi, gerilim hali, uyku sistemi bozuklukları, uzun mühlet ayakta kalma, çok yorgunluk ve mevsim geçişleri sonucu da ödem oluşabilmektedir.
