Tip-2 Diyabet Hakkında | Diyetisyen Tavsiyesi

Vücudumuzun hayati fonksiyonları gerçekleştirmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Bu enerji de besinlerin içinde bulunan çeşitli moleküllerle karşılanır. En önemlisi karbonhidratların yapı taşı olan glikozdur. Vücudun enerji olarak kullanacağı glikozdan mahrum olması sonucu tip-2 diyabet dediğimiz kronik hastalık ortaya çıkar. Pankreasta insülin salgılayan hücrelerin doğuştan hasarlı olmasıyla tip-1 diyabet ortaya çıkar.

• Hücrelerin glikoz ihtiyacını karşılamak için pankreastan insülin  isimli hormon salgılanır. İnsülin kanda bulunan glikozun  hücrelerin içine girmesini sağlar. Böylece enerji için kullanılabilir. 

• Ancak insülin bazen bu geçişi çeşitli nedenlerle sağlayamaz.  İnsülin direnci dediğimiz hücrelerin insüline duyarsızlaşması veya  pankreasta insülin üreten hücrelerin zara görmesi hücrelerin  glikozlanmasını önler. Kanda insülin ve glikoz artar veya insülin  yetersiz olur, yine kanda glikoz birikir. 

• Açlık kan şekerinin 124 mg/dL, tokluk kan şekerinin ise 200  mg/dL üzerinde olması ile HbA1c değerinin 6,5 üzerinde olması  ile tanı konur. 

• Görülme sıklığı;  

1. Ailesinde şeker hastası olanlarda 

2. Obez ve fazla kilolu olanlarda

3. Gebelik döneminde şekeri yüksek olanlarda 4. Yaşlılarda 

5. Bel çevresi ölçüsü kadınlarda 80 cm; erkeklerde 94 cm  üzerinde olanlarda 

6. Kötü lipid profili (LDL, T-KOL) olanlarda 

7. Kronik stresi olanlarda 

8. Uyku sorunu olanlarda 

9. Ferritini (depo demir) yüksek olanlarda 

10. Ürik asit seviyesi yüksek olanlarda 

11. Sigara ve alkol kullananlarda 

12. Kötü beslenme alışkanlıkları olanlarda  13. D vitamini seviyesi düşük olanlarda  fazladır. 

BESLENMEDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Besin gruplarına göre beslenmemizde genel iyileştirmeler  yapabiliriz. 

• Süt ürünlerinden yoğurt, kefir, süt ana veya ara öğünlerde  yemeğe eşlik etmeli. 

• Karbonhidrat içeriği yüksek tahıl grubundan kompleks  karbonhidrat dediğimiz besinleri daha çok hayatımıza almalıyız.  Esmer ekmekler (tam buğday, çavdar, ruşeymli gibi), tam buğday  makarnalar, bulgur, esmer pirinç, karabuğday (greçka). 

• Protein içeriği yüksek olan yumurta, peynir kahvaltılarda; et,  tavuk, hindi, balık yemeklerde bulunmalı.  

• Yağ içeriği yüksek sert kabuklu yemişler; ceviz, fındık, badem,  fıstık, kaju, antep fıstığı, kabak çekirdeği ara öğünlerde  tüketilmeli. Ayçiçek yağı, zeytinyağı, fındık yağı dengeli  kullanılmalıdır.  

• Sebze ve meyveler beslenmenin olmazsa olmazları, kısıtlanması  gereken durumlar olmadığı sürece günde toplam 5-6 porsiyon  tüketilmelidir. Şeker hastalığı olanlarda meyvelerin glisemik  indeksleri ve glisemik yükleri önemlidir. Ona göre tüketim  sağlanmalı, genelde kuru meyvelerden uzak durulmalıdır. 

• Haftada 1-2 kere bitkisel protein kaynaklarından kurubaklagiller  tüketilmelidir. Sulu yemek olarak veya salatalarda haşlama  olarak tercih edilebilir. 

Pişirme yöntemleri de sağlıklı beslenmede atlanmaması gerekn bir  noktadır. Kızartma ve kavurma yerine fırında, haşlama, buğulama  gibi yöntemler tercih edilmelidir. 

Hamur işleri, işlenmiş gıdalar, rafine unlar, rafine şekerler, yüksek  şeker içerikli paketli gıdalardan uzak durmak önemlidir.

Evde içeriğini bildiğiniz ürünlerden sağlıklı tarifler üretilerek kekler,  kurabiyeler yapılabilir.  

Her bireyin sağlık verileri; kan tahlili sonuçları, sağlık geçmişi  farklıdır. Yaş, cinsiyet, yaşam tarzı, günlük rutinler, yapılan işler,  meslekler, aktiflik düzeyi gibi birçok farklılık beslenmeyi de kişiye  özel olmaya itmektedir. En güzeli de böylesidir. Aynı evin içindeki  insanlarda bile ihtiyaç ve istekler farklılık gösterir, herkes ayrı bir  dünyadır. 

Bireylerin günler, haftalar, aylar içinde bile rutinleri değişebilir. Yazın  ve kışın yeme düzenleri değişebilir. Kronik hastalıklarda dikkat  edilmesi gereken ortak noktalar olsa da beslenme kişiye göre  planlanmalıdır. 

Diyetisyenlerin beslenme üzerine bilgilerinden ve  

yönlendirmelerinden faydalanmak, süreci uzman gözetiminde  devam ettirmek önemlidir. 

Doktorlar, psikologlar, antrenörler, diğer sağlık çalışanları ile  koordineli çalışmak uzun vadede çok daha yararlıdır.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu