Çay, Asya kökenli küçük bir ağaç olan ‘camellia sinensis’ bitkisinin yeşil yapraklarından elde ediliyor. Bugün severek içtiğimiz siyah, yeşil ve beyaz çaylar aslında daima tıpkı bitkinin yapraklarıdır. Yalnızca yaprakların bize ulaşma biçimi farklıdır. Yeşil çay, siyah çayın fermente edilmemiş halidir. Aslında ikisinin de ham hususu birebirdir. Ancak fark fabrikasyon süreçlerinde ortaya çıkıyor.
Siyah çayda; fermentasyon süreciyle, istenilen renk, burukluk, parlaklık, koku ve aromanın oluşması sağlanır, birebir vakitte 21-32 derece ortasında oksidasyona uğratılması sebebiyle, antioksidant özelliğe sahip, metabolizmayı hızlandırıcı tesiri bulunan epigallokateşin gallat(EGCG) ve öbür birçok yararlı etkin bileşenlerin tesiri de azalmaktadır.
Yeşil çayda, oksidasyon sürecine giren enzimler ısı yoluyla aktivitesini yitiriyor ve böylelikle kuruma sürecinde yapraklar yeşil kalıyor. Beyaz çayda isesa çay yaprakları ısıya tâbi tutulmadan önce kısmen oksidasyona bırakılıyor.Dolayısıyla yeşil ve beyaz çayın antioksidan içeriği siyah çaydan daha fazladır, yani daha yararlıdır.
Ne Kadar Tüketmeliyiz ?
The American Journal of Clinical Nutritiondergisinde Sağlıklı İçecek Kılavuzu isminde yayınlanan bilimsel makalede beslenme planınızda günün her vaktinde beş-altı fincana kadar şekersiz olmak koşulu ile siyah, yeşil ya da bitkisel çay içebileceğiniz belirtiliyor. Tercih edeceğiniz kuru yahut taze yaprak çayın bardakta üç-beş dakika demlenmesi, yüksek seviyede antioksidanın suya geçmesi için dikkat edilmesi gereken değerli bir kuraldır.
-
Siyah çayınızı mümkün olduğunca açık ve içine limon dilimi ekleyerek için. Böylelikle çayda bulunan ‘tanen’ isimli bileşenin besinlerdeki demir mineralinin emilimini olumsuz etkilemesini de önlemiş olursunuz.
Çinliler Yeşil Çayı Çok Uzun Yıllar Evvel Keşfetmiş ve İlaç Üzere Kullanmışlar!
-
Yapılan araştırmalar yeşil çay tüketiminin damar sertliği ve inflamasyonu (iltihaplanmayı) önleyici tesir göstererek kalp ve damar sıhhatini koruduğunu desteklemektedir.
-
Yeşil çay tüketmi kandaki uygun kolesterol (HDL) düzeyini arttırırken, toplam koleterol ve berbat kolesterol (LDL) düzeyini düşürmektdir.
-
Yeşil çay tüketiminin yüksek olduğu Japonya’da kanser görülme oranı son derece düşüktür. Araştırmacılar, kanser oranındaki bu düşüklükte yeşil çaydaki polifenollerin katkısı olduğunu rapor etmektedirler. Çalışmalar yeşil çayın; mesane, göğüs, over, kolon, özofagus, akciğer, mide, pankreas..kanserlerinin oluşmasını önleyici tesir gösterdiği desteklemektedir.
-
Çalışmalar yeşil çayın tip 2 diyabette tesirli olduğunu ve yağ metabolizmasına tesir ederek obeziteyi önlemede rol oynadığını göstermektedir.
-
Çay içerdiği kafein sayesinde bedenin ısısını ve metabolik suratını artırır. Kateşinler sayesinde ise yağ dokusunun azalmasına yardımcı olur.
-
8 hafta boyunca yapılan bir çalışmada şahıslara her gün 4 kupa yeşil çay içirilmiş ve kıymetli derecede kilo kaybettikleri gözlemlenmiştir.Yeşil çayın içinde bulunan ” epi-gallo-kateşin-3 gallat ” ismi verilen ve kısaca EGCG olarak isimlendirilen biyolojik öğenin yağ emilimini azaltarak obeziteyi engellediği çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.
-
Yeşil çayın bu özelliği sizde “yeşil çayımı içtim yediklerime dikkat etmesem de olur” fikrine sebep olmamalıdır. Yalnızca yeşil çay tüketilerek değil, kişi kendine özel diyet ve antrenman programının eşliğinde, zayıflamak için yeşil çayı öğünlerine – uzmanlar tarafından önerilen vakitlerde ve ölçüde tüketmelidirler. Aksi halde yeşil çayın ziyanları ile karşılaşmak da mümkündür.
DİKKAT
-
Yeşil çayın ağır tüketimi içeriğindeki kafeinden ötürü uykusuzluk ve toksik tesir yapabilir. Bu nedenden ötürü günlük olarak 3 kupa yeşil çay tüketimi ortalama 200-300 mg kateşin alımı sağlayacak bu da bedenimiz için kâfi olacaktır. Tercih edeceğiniz kuru yahut taze yaprak çayın bardakta üç-beş dakika demlenmesi yüksek seviyede antioksidanın suya geçmesi için dikkat edilmesi gereken değerli bir kuraldır.
Özellikle gebe ve emziren annelerde yeşil çay tüketimi önerilmemektedir. Anne karnındaki bebeğe geçen kafein düşüklere ve düşük doğum yüklü bebek doğumuna neden olabilir. Ayrıyeten kafein anneden bebeğe geçerek, bebeğin uyku sistemini olumsuz tarafta tesirler.
