Birçok kadının korkulu rüyası olan selülit, vücudumuzda oluşan yağ hücrelerini ve kolajen lifleri uyararak cilt yüzeyinin aşınmasına neden olur.
Neden kadınlarda selülit daha fazladır?
Östrojen hormonu ile yağ dokusunun erkeklere göre daha fazla olması ve sahip oldukları deri kalınlıklarının sık olmasından dolayı kadınlarda daha sık görülür diyebiliriz. Dokularda oluşan hasar, adiposit diye adlandırılan derialtı yağ dokusunun aşırı gelişimine neden olur. Böylece kan ve lenfatik dolaşım üstünde baskı oluşmaya başlar. Bağ dokularının da yeterince beslenememesiyle selülitler kendini gösterir.
Kaç tip selülit vardır?
3 tip selülit vardır. Şimdi size bunları detaylıca aktaralım.
- Tip Selülit: Selülitin başlangıç aşamasıdır. Kilo problemi olan kişilerde daha sık ortaya çıkar. Bu tip selülitlerin derideki görünümü daha yumuşak ve dalgalıdır. Kişiye uygulanan zayıflama programları, egzersiz ve bol sıvı tüketimiyle çözümlenmesi mümkündür.
- Tip Selülit: Genellikle stresten kaynaklanan, hormonal bozukluklar, varis gibi problemlere bağlı olarak gelişen selülitlerdir. Bu tipte, bacaklarda gözle görülür şekilde damarlanmalara rastlanmaktadır. Yine doğru bir beslenme programı, düzenli egzersiz, bol sıvı tüketimi ve mezoterapi uygulamalarıyla tedavisi mümkündür.
- Tip Selülit: Vücuttaki yumuşak dokulların nodülleşmesi ile daha kalıcı ve daha belirgin hal alan selülit tipidir. Karşıdan bakıldığında yağ dokusu gibi görünse de aslında kolajen liflerine bağlı olarak gelişir. Bu tip selülitleri çözmek için mezoterapiler, özel masajlar ve uygulamalar daha etkili sonuçlar yaratmaktadır.
Neden selülitlerimiz var?
Aslında selülitin pek çok nedeni olabilir. Vücudumuzdaki hormonal dengesizlikler ilk nedenleri arasında sayılabilir. Ergenlik ve hamilelik döneminde vücutta değişen hormon seviyeleri (östrojen) sonucunda selülitler görülebilmektedir. Doğum kontrol ilaçlarının sık ve fazla kullanımı sonucunda da hormon dengesi bozulur ve yine selülitler oluşabilir. Ayrıca damar yetmezliği ve varisler kan dolaşımını olumsuz etkiler. Dolayısıyla yağ depolanmasındaki artışla birlikte selülit oluşumu hız kazanır. Bir diyetisyen olarak selülit oluşumunun en önemli nedenini yanlış beslenme olarak görmekteyim. Gereğinden fazla alınan yağ ve rafine şeker vücutta yağ olarak depolanmaktadır. Vücutta yağ oranı ne kadar fazlaysa damarlara o kadar fazla baskı oluşacaktır. Tabiki de bu durumu obezite ile karıştırmamalıyız. Çünkü pek çok zayıf kişide de maalesef ki selülit görülebilmektedir.
Peki selülit oluşumunun önüne geçmek ya da selülitlerden kurtulmak için ne yapmalıyız?
Öncelikle ilk yapmanız gereken şeylerden birisi su tüketimini artırıp, tuz tüketimini sınırlandırmak olmalıdır. Aşırı tuz tüketimi, vücutta suyun tutulmasına neden olmaktadır. Bu durumda dolaşım sistemi ve vücuttaki sıvı dengesi etkilenmektedir. Yine tuz tüketimine bağlı olarak vücut susuz kalmaktadır. Bu yüzden günlük tüketilmesi gereken su miktarı kişiden kişiye göre ne kadar farklılık gösterse de 2 litrenin altına düşülmemesi gerekmektedir.
Egzersiz olmadan olmaz!
Alkole ve sigaraya dikkat! Alkolün vücutta pek çok olumsuz etkilere neden olmasının yanında selülit oluşumunda da etkisi vardır. Vücutta yağ olarak depolanan alkol, karaciğerimizi ve dolaşım yolları ile sıvı dengemizi etkilemektedir. Sigarayı da unutmayalım. Dolaşım sistemine zarar veren ve deri incelmesine sebep olan sigara, selülit oluşumunu tetiklemektedir.
Selülit oluşmasını engelleyen ve oluştuysa bile yok edilmesini sağlayan en önemli yöntemlerden biri egzersiz! Düzenli yapılan egzersiz programları ile kan dolaşımı artar. Ne kadar fazla kalori yakarsanız vücuttaki yağ oranınız o kadar azalacaktır. Her gün düzenli olarak yapılan 30 dakika orta tempoda bir yürüyüş bile selülit oluşumunu engelleyecektir. Hele ki bir uzman yardımıyla kuvvet egzersizleri, pilates, yüzme gibi yapılan sporlar selülit oluşumunu engellemekte bire bir etkili olacaktır. Fakat unutmayalım ki bu uygulanan egzersizler, doğru bir beslenme programıyla daha etkili olacaktır.
Peki hangi besinler selüliti önleyebilir?
- Muz: İçeriğindeki çinko ve potasyum mineralleri kan akışını hızlandırır. Ayrıca karides, istiridye, balık, et, karaciğer, buğday tohumu, kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, tüm tahıllar, ceviz, badem, yumurta, peynir ve süt çinko yönünden zengin besinlerdir. Potasyumun en önemli kaynakları ise; patates, kuru fasulye, mercimek, pancar, havuç ve ıspanaktır.
- Salatalık: Eğer vücudunuz su tutuyorsa; selülit oluşumuna eğilim fazladır. Salatalık, diüretik etkisi ile vücudunuzun toksinlerden arınmasını sağlayabilir.
- C ve E Vitamininden Zengin Besinler: Limon, portakal, greyfurt, domates, ıspanak, kayısı, soya fasulyesi, gibi meyve/sebzeler kolajen üretimini arttırarak selülite karşı koruyucudur. C vitamini, kolajen lifleri güçlendirerek derideki bozulmaları engeller.
- Yağlı Balıklar: Omega-3 yağ asitleri yönünden zengin olan balıklar, vücuttaki inflamasyonu baskılayarak dolaşıma olumlu etkiler sağlar. Semizotu, yağlı balıklar, ceviz ve keten tohumu en iyi omega-3 kaynaklarındandır.
- Yeşil Çay: Vücutta yağ yıkımının olması için metabolizma hızlandırıcı besinleri tüketmek gereklidir. Bunlardan biri de yeşil çaydır. Yeşil çayın içeriğindeki teobromin ve kafein, vücuttaki depo yağın çözülmesini destekleyerek selülitin oluşmasını engellemektedir.