Yeni yapılan bir araştırma, insanların birden fazla işle uğraştıklarında keyif veren aktivitelerden daha az keyif aldıklarını ve bunu telafi etmek için sonrasında aşırı yeme eğiliminde olduklarını ortaya koyuyor.
Sabah kahvaltı yaparken bulmaca çözdüğünüz veya akşam yemeğinizi bir telefon oyunu eşliğinde yediğiniz olmuştur. Eğlenceli, zararsız bir oyalanma gibi görünse de ne yazık ki, yemeğin tadını çıkarmak bir yana, çoğu zaman ne yediğimizi bile zar zor hatırlarız.
Almanya ve Hollanda’da yapılan bu araştırma bunun bir sorun olabileceğini gösteriyor. Dikkatinizi bu şekilde farklı işlere bölmek, araştırmacıların “hedonik boşluk” olarak adlandırdıkları duruma yol açmakta ve bu da daha fazla, düşüncesizce tüketmeye neden olmaktadır.
Aynı anda birden fazla iş yapmanın bedeli
122 genç yetişkinle yapılan araştırmada, katılımcılar öğle yemeklerini yemeleri için üç durumdan birine rastgele atanmışlardır:
-
dikkat dağıtıcı olmadan,
-
araştırmacılar tarafından seçilen bir videoyu izlerken (orta düzey dikkat dağıtıcı),
-
tek elle Tetris oynarken (yüksek düzey dikkat dağıtıcı).
Öğle yemeğinden sonra katılımcılar öğle yemeği sırasında dikkatlerinin ne kadar dağıldığını, yemekten ne kadar keyif aldıklarını ve öğle yemeğinden ne kadar memnun kaldıklarını bildirmişlerdir. Günün ilerleyen saatlerinde (akşam yemeğinden önce) katılımcılarla tekrar iletişime geçilmiş ve öğle yemeğinden bu yana herhangi bir atıştırma yapıp yapmadıkları, yaptılarsa ne zaman ve ne kadar yaptıkları sorulmuştur.
Sonuçları analiz eden araştırmacılar, öğle yemeği sırasında insanların dikkati ne kadar çok dağılırsa, o kadar az tatmin olduklarını ve yemekten o kadar az keyif aldıklarını tespit etmiştir. En az tatmin olanlar (ve dikkatleri en çok dağılanlar) daha sonra tekrarlı olarak ve daha uzun süre atıştırmalık tüketmişlerdir. Dikkati dağılmayan grubun atıştırma tüketme oranı ise en düşük seviyededir.
Bu sonuçlar araştırmacıların teorisini desteklemektedir: İnsanlar tüketim faaliyetleri sırasında daha az zevk aldıklarında, bu kaybı telafi edici tüketimle (ek atıştırma gibi) giderme davranışına yatkın hale gelirler.
Peki bu diğer durumlar için de geçerli mi?
Başka bir çalışmada, 220 yetişkinden bir hafta boyunca günde yedi kez anket doldurmaları ve günlük yaşamlarında gerçekleştirdikleri tüketim davranışlarının sayısını ve türünü rapor etmeleri istenmiştir.
İlk olarak, katılımcılar anket zamanları arasında (yaklaşık olarak önceki iki saat içinde) herhangi bir şey tüketip tüketmediklerini (yemek, alkol, sigara, TV izleme, kumar oynama, sosyal medya kullanımı vs.), ne ölçüde ve ne kadar süreyle tükettiklerini yazmışlardır. Bu eylemlerden herhangi birini yapmışlarsa, bunun nerede gerçekleştiğini, kişisel hedefleriyle çelişip çelişmediğini (örneğin, çalışmak yerine oyun oynamak), etkinlikten ne kadar keyif almayı beklediklerini, gerçekte ne kadar keyif aldıklarını, yaptıktan sonra ne kadar tatmin olduklarını ve yaparken ne kadar dikkatlerinin dağıldığını da kaydetmişlerdir.
Sonuçları analiz eden araştırmacılar, insanların dikkatleri dağıldığında yapılan aktivitelerden beklediklerinden daha az keyif aldıklarını ve bu durumun, sanki keyif yoksunluğunu telafi etmek istercesine, hızlı bir şekilde tekrar keyif almak istemelerine yol açtığını buldular. Bu durum uzmanların “hedonik tüketim” olarak adlandırdıkları bir olgudur.
Çalışırken aynı anda sandviç yemek, roman okurken zihindeki başka düşüncelerde dolaşmak ya da televizyon izlerken telefon kullanmak kadar basit bir şey, yüksek tüketimi teşvik etmek için yeterli olabilir.
Farkındalıkla tüketmek
Elbette, aynı anda birden çok şey yapmak ve aşırı tüketim her zaman tehlikeli değildir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken şey, sağlık sorunları, iş stresi veya sosyal yaşamlarımızdaki olumsuz sonuçlardan kaçınmak için kompulsif veya bilinçsiz davranışları tekrarladığımızda uzun vadede bize ne gibi sorunlar getireceğidir. Keyifli deneyimler yaşarken rutin olarak dikkatlerini ikinci veya üçüncü bir iş ile dağıtanlar, bunun genel keyiflerini nasıl azalttığının ve daha fazla tüketime nasıl yol açtığının farkında olmadan kendilerini olumsuza sürüklemektedirler.
Artan hedonik tüketimin hedonik yoksunluktan kaynaklandığını bilmek, aşırı yeme, aşırı sosyal medya kullanımı, aşırı dijital oyun oynama ve kumar dahil olmak üzere sorunlu toplumsal davranışları neyin yönlendirdiğini de anlamamızı sağlar.
Yapılan pek çok araştırma, dikkat dağınıklığının, insanlara sağlıklı yaşam hedeflerini unutturduğunu ve doyum sinyallerine karşı duyarsızlaştırdığını göstermektedir. Bununla birlikte, reklam ve potansiyel olarak bağımlılık yaratan teknoloji bombardımanına sürekli biçimde tutulduğumuz bir dönemde yaşadığımız göz önüne alındığında, bu konu hepimiz için önem arz etmektedir.
Belki de keyif aldığımız şeylerin tadını çıkarmak için daha fazla zaman ayırırsak (örneğin, yemek yerken telefonlarımızı bir kenara koyarsak) yaptığımız şey her ne ise onunla daha mutlu olur ve daha sağlıklı kalırız. Farkındalık ve yapılan eylemin tadını çıkarmak, aşırı tüketimin önüne geçebilir ve davranışsal bağımlılığı engellemeye yardımcı olabilir.
Yarın sabah kahvaltınıza eşlik edecek ikinci aktivitenizi (TV izlemek, oyun oynamak vs.) tekrar gözden geçirin. Kahvaltının tadını çıkarmaya odaklanmak ve sonrasında ne yediğinizi hatırlamak uzun vadede hayatınıza pozitif pek çok değişimi beraberinde getirebilir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.