Yaşamımızın ilk yıllarında bağışıklık sistemimiz beslenme durumumuzu farklılaştırma ve kontrol etmeye yol açabiliyor.
Besin ve besin katkı maddelerinin bağışıklığa bağlı ve bağışıklığa bağlı olmayan mekanizmalarla oluşturdukları anormal klinik cevaba “besin reaksiyonu” denir. Bağışıklığa bağlı mekanizma ile oluşan cevap; besin alerjisidir.
Çocuklarda, besin alerjilerinde % 90 civarında sorumlu olan besinler; süt, yumurta, fındık fıstık türü kuruyemişler, soya ve buğdaydır. Geri kalan %10’dan sorumlu olan besinler ise tohumlar, susam, deniz ürünleri, meyve ve sebzelerdir.
Meyve ve sebzelerle görülen alerjik reaksiyonlar genellikle hafif ve geçicidir. Bir besine karşı alerjisi olan bir çocukta bir başka besine de alerji gelişme riski %50-60, puberteden önce inhalan allerjenlere karşı alerji geliştrime riski % 80’in üzerindedir.
Üç yaşından sonra süt alerjisinin, 10 yaşından sonra da yumurta alerjisinin %80’i geçmektedir. İlk yaşta fıstık alerjisi olanların %80’inde, 5 yaşında halen fıstık alerjisi olanların hepsinde fıstık alerjisi devam etmektedir.
Besin alerjisi tanısı koymak zordur. Çünkü geç başlayan reaksiyonlara da neden olabilir. Ancak devamlı veya tekrarlayan semptomların olması, bunun besinle ilgili olabileceği şüphesi, ailede alerjik hastalık öyküsü olması, değişik organ semptom ve bulgularının olması şüphelendirir.
Çocuklarda; özellikle ilk 1 ay içinde besin alerjisi düşündüren semptomlar:
Yeni verilen bir gıdadan sonraki 1-2 saat içinde oluşan anafilaksi, yaygın alerjik reaksiyon veya şiddetli kusma
Besin alındığında ağız ve ağız çevresinde kaşınma
Hayatın ilk aylarında kusma veya kanlı ishal
İlk 1 yaş içinde ortaya çıkan ve topikal tedaviye yanıt vermeyen atopik dermatit
Hayatın ilk haftalarında devamlı, şiddetli kolik
Hazır mama eklenmesiyle birlikte başlayan kabızlık
En sık rastlanan alerji türü inek sütü alerjisi ve buna bağlı mama kullanımlarından bahsedecek olursak:
Bebeklik döneminde en sık rastlanan besin alerjisidir. Gelişmiş ülkelerde 2 yaş altında bebeklerde görülme oranı % 2 civarındadır.
Sadece direkt inek sütü verilmesi ile değil, hazır mama verilmesi ile de oluşur.
Alerjik reaksiyon; hazır mamanın başlanmasından sonraki ilk 4 hafta içinde başlar. Büyük bir çoğunluğu da 3 yaşından önce iyileşir.
Besin alerjisinde ana prensip, allerjen besinden sakınmadır.
Süt alerjisi tedavisinde ortak nokta; bebeklerin olabildiğince uzun süre anne sütü almasıdır.
Anne sütü alamayan bebeklerde alternatif olarak önerilen mama, amino asit bazlı mamalar ve tam hidrolize mamalardır.
Yarı hidrolize mamalar tedavi için uygun değildir. Tam hidrolize mamaları alan alerjik bebeklerin % 10 kadarı, bu mamaları tolere edemez.
Mama hazırlanırken içinde kalan büyükçe peptidlerin kısmen alerjik özelliklerine bağlı olabilir. Bu durumda amino asit bazlı mamalara geçmek şarttır.
Bir diğer mama grubu; soya bazlı mamalardır. Ancak soya alerjisi ve soyanın inek sütü ile çapraz reaksiyon göstermesi riskleri vardır. Ayrıca soya bazlı mamaların 6 aydan küçük bebeklere uygunluğu da tartışmalıdır. Bu nedenle özellikle 6 aydan küçük bebeklere soya bazlı mamalar ilk tercih olmamalıdır.
Hidrolize mamalar gebe ve emziren annede de kullanılabilir. Süt verme esnasında annenin, özellikle antijenitesi yüksek olan ve yediği zaman klinik olarak bebeğin semptomlarında artmaya yol açan fındık, fıstık vs. gıdalardan uzak durması gerekir.
Tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi alerjik hastalıklarda da korunma en önde gelen yaklaşımdır. Besin alerjisi olanların alerjik olunan besinden/besinlerden kaçınması besin alerjilerinin yönetimindeki en önemli basamağı oluşturmaktadır.
İnek sütü, yumurta, buğday ve soya en sık alerjiye neden olan besinlerdir. Bu besinlere karşı alerjisi olan hastalara yönelik olarak hazırlanmış olan listelerdeki besinler konusunda dikkatli olması gerekmektedir. Ancak tüketilmeden önce besin içeriklerinin mutlaka incelenmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Gerek beslenme, gerekse korunma açısından anne sütünün üstünlüğü tartışılmaz. Bu nedenle inek sütü veya alternatif beslenmeleri tartışırken hep anne sütüne göre değerlendirilmektedir.
Çok büyük bir kohort çalışma ile yaklaşık sadece anne sütü alan ve karışık beslenen bebekleri karşılaştırmış; normal inek sütü ile egzema riskinin 9 kat arttığını göstermiştir
Anne sütü ile besleme, atopik hastalık gelişmesini önler. Atopik heredite varsa, bu önleyici özellik daha belirgindir. Anne sütü yok veya yetersizse, tam hidrolize mama seçilmelidir. Hidrolize olmayan veya az hidrolize mamalar atopi açısından risklidir
Bir çalışmada; ilk 6 ay tam hidrolize kazein içeren mama ile beslenen yüksek riskli bebeklerde hayatın ilk yılında atopik dermatit riskinin % 50 azaldığı görülmüştür
Gerek risk altındaki bebeklerde, gerekse besin alerjisi oluşmuş bebeklerde, anne sütünü özendirmek, diğer koruyucu yaklaşımlar, olabildiğince erken tanı ve doğru tedavi; sağlıklı bir yaşam için atılacak ilk adımlardır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.