Erişkinlerde Dikkat Eksikliği

Erişkinlerde dikkat eksikliği kişinin kendisi için önemli konulara gereken ilgiyi verememesi nedeniyle yaşamında çeşitli sorunlara sebep olan nörolojik bir bozukluktur. Günümüzde dikkat eksikliğinin kalıtsal olduğu aile, ikiz ve evlat edinme çalışmalarından bilinmektedir. Biyolojik yakınlarda dikkat eksikliği olması riski beş kat arttırmaktadır. Bu nedenle psikososyal etkenlerin var olan biyolojik yatkınlığı tetiklediği düşünülmektedir.

Evlilik sorunları, ayrılıklar, kayıplar, düşük sosyoekonomik düzey, ailede suça yatkın bireylerin olması gibi faktörler hastalığın ortaya çıkışında ve gidişatında etkili olmaktadır. Genel görünüm olarak sık iş değiştirme, iş yerinde problemler yaşama, gelir düzeyinde düşüklük, rastgele cinsel ilişkiler, alkol ve madde bağımlılığı, suça yatkınlık görülürken ergenlikte ve çocuklukta sık disiplin cezası, dağınık çalışma, söyleneni dinlememe, öfkeye kolayca kapılma, sık sık eşyaları kaybetme görülebilir. Benlik saygıları hastalık öyküsüne bağlı olarak düşmüş olabilir. Bu kişilerin bilgisayarlarında sekmeler açıktır, konudan konuya atlar, anlık mutlu ya da huzursuz hisseder, çabuk sıkılır, sorunlar çocukluktan başlayıp erişkinlikte de devam eder, kişinin özgüveni zedelenir, eleştirel bakış içe dönmelerine sebep olur. Detaylara dikkat etmekte zorlanır, konuya odaklanamaz, çevresi tarafından dinlemiyor ya da ilgilenmiyor görünür, bir görevi tamamlamakta güçlük çeker, rutin işlerinde aksamalar olur. Başarılı olmakta zorlanır çünkü başarı için gereken insan ilişkilerini yönetme becerilerinden yoksundur. İstikrarsız görünür, bir işi tamamlamak için çok sayıda engelleri vardır, düzgün olmayacağı endişesiyle işe başlayamaz, can sıkıntısına tahammül edemez, birçok projeyi aynı anda yapmaya çabalar, çok hayal kurar, hayal kırıklığından fazlaca korkar, ortada neden yokken kötü hissedebilir, unutur, gecikir, erteler. Eğer kafasını azıcık toplayabilse daha iyisini yapabileceğinden emindir.

Yapılan çalışmalarda dikkat eksikliği tanısı alan erişkinlerin 1/3’ünde ilerleyen zamanda anlamlı düzelme olduğu, 1/3’ünde bazı problemlerin devam ettiği, kalan 1/3’ünde ise ciddi problemlerin devam ettiği tahmin edilmektedir. Dikkat eksikliği çocukluktan başlayan bir sosyal uyum, kişilerarası ilişkiler problemine zemin hazırladığından birçok kişilik, anksiyete ve duygudurum problemiyle birlikte görülür. Araştırmalarda ek tanı oranının yüksek olduğu görülmektedir.

Çocukluk Dönemi

Dikkat eksikliği çocuklukta kendini itkisellikle, çok konuşmayla, aşırı hareketlilikle gösterecektir. Sosyal olarak zorlayıcı ve olgunlaşmamış bir tablo çizerler. Davranış sorunları sebebiyle yaşıtlarıyla anlaşamazlar kurallara uymak istemedikleri için de anne babalarıyla iyi geçinemezler. Bu davranış bozuklukları çevresi tarafından her zaman tolere edilmeyeceğinden aldıkları tepkilerle birlikte davranım bozukluğuna ardından antisosyal kişilik bozukluğuna evrilebilir. Doyumu erteleyemez ve aşırı aktiftirler. Kendilerine neden böyle davrandıkları sorulduğunda cevap genellikle ‘bilmiyorum’dur.

Böyle bir çocuğa sahip olmak aile dinamiğini birçok açıdan etkiler. Öncelikle çocuğun uyumsuzluk problemi ailede konuşulacak bir konu haline gelir. Aileler farkında olmadan her şeyin olduğu gibi kalmasını isteyebilirler çünkü çocuğun davranış problemleri diğerlerinin üzerinden dikkati alır ve bu bazı açılardan diğer üyelere kazanç getirebilir. Ailelerde birinin evden ayrılmasını ihanet kabul etmek, birinin kilo vermesini diğerlerinin sabote etmesi gibi genellikle değişime direnen bir yön vardır. Dikkat eksikliği çocuğun ve çevresinin hayatında birçok açıdan büyük bir yer kaplar. Tedavi planlamalarında dikkat eksikliğine sahip bir çocuğun iyileşmesinin ailede önemli büyüklükte bir değişim yaratacağını göz önünde bulundurmak faydalıdır.

Tedavi

Dikkat eksikliğinde tanı testler aracılığıyla konur ve hastalığın tanı alması tedavinin en önemli parçasıdır. Tanıyı alan birey büyük ölçüde rahatlama hisseder çünkü yüksek olasılıkla tanıyı alana kadarki süreçte kendini odaklanamadığı için suçlanması gereken, sorumsuz biri olarak görmüş, toplumsal uyum problemleri kaynaklı birçok aşağılanma, yargılanma, etiketlenme ve utanç anısı biriktirmiştir. Artık probleminin disiplinsizlik ya da ahlak meselelerden değil nörolojik bir nedenden ileri geldiğini anlar ve yaşadıkları rastgele olmaktan çıkıp mantıklı hale gelir. Tedavi alarak duygusal yükten özgürleşebilecektir. Teşhisle birlikte kişinin hayatında büyük gelişimler görülür.

Teşhisten sonra, kişiye tanısıyla ilgili psikoeğitim verilir, liste yapmak, hatırlatıcı kullanmak, dosyalamak, randevu defteri kullanmak, günlük hedefler belirlemek gibi tekniklerle gündelik yaşamı yapılandırılır, kişide özsaygı problemleri, depresyon, anksiyete olabileceği için psikoterapi desteği sağlanır. İşlerin yolunda gitmesi konusunda kendine yardım eden birinin olması hasta için çok faydalıdır. Ayrıca ilaç tedavisi beyindeki dikkatle ilgili kimyasal dengesizliği, içsel karmaşayı düzenler. Tedavi planının tamamını oluşturmazlar, başa çıkma mekanizmalarını da öğrenmeleri gereklidir. Çok yönlü yaklaşımla destek grupları, ebeveyn eğitimi, bireysel terapi, stres, öfke, rahatlama ve gevşeme odaklı çalışmalar danışanın fayda görmesini sağlayacaktır. 

Tedavide kişinin semptomlarının neler olduğunu hangi ortamlarda ne sıklıkta artış gösterdiğini, güçlü ve zayıf yönlerini, çevresel faktörlerini tespit etmek; kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek gereklidir. Dikkat beynin bir şekilde uyanma, hareket, tepki gibi tüm yapılarını ilgilendirdiğinden konunun çözümüne ilişkin yapılan çalışmaların netleşmesi de zaman almaktadır. Elimizdeki verilere dayanarak etkin müdahale ve başa çıkma mekanizmalarıyla olumsuz etkiler kontrol altında tutulabilmektedir.  

Klinik Psikolog

Ömer Faruk Güzelgöz


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu