Menopoz döneminde kadınlarda oluşma riski yüksek olan şişmanlık, kalp-damar hastalıkları ve osteoporoz gibi hastalıkların gelişimini engelleyen, koruyucu veya tedavi edici bir beslenme programı gereklidir.
Menopozda yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktiviteyle ideal vücut ağırlığının sürdürülmesi; kemik ve kalp sağlığının korunması, diyabet, kanser riskinin azaltılması ve menopoz sorunlarının giderilmesi açısından önem taşır.
Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve kalsiyumdan zengin; enerji, kafein ve yağdan fakir, yeterli vitamin ve mineral içeren bir diyet uygulanması önerilmektedir. Her öğünde, dört besin grubundaki besinler (süt grubu, et grubu; yumurta-kuru baklagiller, taze sebze ve meyve grubu, tahıl grubu) bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmeli ve besin çeşitliliği sağlanmalıdır.
Karbonhidrat tüketiminde kompleks, posa içeriği yüksek ve vitamin&mineral yönünden zengin olanlar (tam buğday ekmeği, çavdar, yulaf, bulgur, karabuğday, tam buğday unundan makarna, kurubaklagiller, sebzeler, meyveler) tercih edilmelidir.
Örneğin; beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmekler, beyaz pirinç yerine bulgur tüketimi tercih edilmelidir. Sadece boş kalori sağlayan ve hiçbir faydalı besin öğesi içermeyen her türlü basit şekerli üründen, çay şekerinden vs. uzak durulmalıdır.
Posa tüketimi arttırılmalıdır.Meyveler (elma, armut, çilek vb), sebzeler, kuru fasulye, yağlı tohumlar, sert kabuklu yemişler (ceviz, fındık vb.), pirinç, yulaf, arpa kepeğindeki “suda çözünen posa” kolesterolü düşürür, kan glikozunu düzenler. Buğday kepeği, mısır kepeği, tam buğday unundan yapılmış ekmeklerdeki tahıllar ve sebzelerdeki “suda çözünmeyen posa” ise kabızlığı önler, bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesi açısından önem taşır. Günlük posa tüketimi 25-30 gram olmalıdır. Bununla birlikte çok yüksek posalı diyetin enerji, yağ, protein ve mineral emilimini azaltacağı unutulmamalıdır. Yeterli posa alımının sağlanmasında kurubaklagil yemeklerinin haftada en az 2-3 kez tüketilmesi gereklidir. Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Ekmek ve tahıl grubu besinlerden kepekli, rafine edilmemiş olanları tercih edilmelidir.
Vitaminler, mineraller ve fitokimyasallardan zengin olan sebze ve meyvelerin tüketimi arttırılmalıdır.Besin öğesi olmayan fitokimyasalların (karotenoidler, flavonoidler, isoflavonoidler, polifenoller vb.) kronik hastalıklara karşı karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır.
Bir kurubaklagil çeşidi olan soyada bulunan östrojen benzeri madde olan fitoöstrojenlein, osteoporoza karşı koruyucu etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bazı çalışmalar soya sütü, tofu, tempeh, miso gibi isoflavon içeren besinlerin östrojen benzeri aktivite gösterdiğini ve vücutta eksilen östrojen seviyelerini düzenlemeye yardımcı olduğunu saptamıştır. Soya fasulyesi ve diğer soya ürünlerinin yoğun olarak tüketildiği Japonya’da menopoza bağlı “ter basması” ve diğer belirtilerin Kuzey Amerika kıtasına oranla %30 daha az yaşandığını ortaya koymaktadır. Ailesel meme kanseri geçmişi olanların soya ve ürünlerini tüketmeden önce doktora danışmaları daha doğru olacaktır. Çoğu uzman menopoz döneminde günde 40-80 mg “izoflavon” tüketmenin menopoz belirtilerini hafiflettiği konusunda birleşmektedir. Bu miktarda izoflavon için yarım kase haşlanmış soya fasulyesi karşılayabilmektedir.
Magnezyum ve bor içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Bu mineraller osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmada yardımcıdır. Elma, armut, üzüm, hurma, kuru üzüm, baklagiller ve kuru yemişler iyi kaynaklarıdır..
Düşük yağlı ve düşük kolesterollü besinler tüketilmelidir,doymuş ve trans yağların tüketimi azaltılmalıdır. Diyet enerjisinin % 7’sinden azı doymuş yağlardan, %1’inden azı trans yağ asitlerinden sağlanmalı, diyetin kolesterol içeriği günlük 300 mg’ın altında tutulmalıdır. LDL kolesterol yüksek olan, diyabet ve/veya kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde ise diyetle alınan kolesterolün 200 mg’ın altında olması uygundur. Diyetle doymuş hayvansal yağların ve katı margarinlerin tüketimi, kan kolesterol düzeylerini arttırır, kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlar.Ayrıca yüksek yağlı diyet meme kanseri riskinin artışıyla ilişkilidir. Yemek ve salatalarda bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı ve ayçiçek, mısırözü yağı vb.) tercih edilmelidir. Çoklu doymamış yağ asitlerinden özellikle omega-3 yağ asitleri içeriği nedeniyle, haftada en az iki kez balık yenilmelidir. Omega 3’ün osteoporozdan koruyucu etkisinin de olabileceği düşünülmektedir.
Kemik sağlığı ve iskelet sisteminin devamlılığı için kalsiyum, magnezyum, D ve K vitamini içeren besin kaynakları arttırılmalıdır. Kalsiyum menopoz döneminde de kemik sağlığının korunmasında önemli rol oynar. Ayrıca, kan basıncının düzenlenmesinde de rolü vardır. Kadınlarda menopozu takiben östrojen yetersizliği, idrarla kalsiyum atımında artış, bağırsaklardan kalsiyumun emilimindeki azalma, besinler ile yeterli kalsiyumun alınamaması kemik kaybının nedenlerindendir. Menopoz öncesi kemik yoğunluğu kaybı, her 10 yılda %3-5 iken, menopoz sonrası bu oran yılda %1-3 arasındadır. Yeterli kalsiyumun ve D vitamininin alınması kemik mineral kaybını azaltır, kemik sağlığının korunmasını sağlar.Kalsiyumun en iyi kaynakları süt ve süt türevleridir (yoğurt, peynir, çökelek vb). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmez de kalsiyumdan zengindir.
Besinlerle günlük D vitamini gereksinmesi karşılanamadığından, güneş ışınlarından yeterince yararlanılmalıdır (15-30dk/gün). Gerekli olan durumlarda doktor tavsiyesine göre kalsiyum ile birlikte D vitamini desteği önerilebilmektedir.
Tuz tüketimi azaltılmalı, az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Günlük tuz tüketiminin 5 gramın altında olması önerilmektedir. Sofrada yemeklere tuz eklemesi yapılmamalıdır. Aşırı tuz tüketimi; hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve idrarda kalsiyum atımında artış sonucunda osteoporoza neden olabilmektedir. Tuzun günde 9 gram tüketilmesinin osteoporoz için risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası kadınlar, tuz ve sodyumu orta düzeyde tüketmelidir. Tuzun ödem artırıcı etkisi vardır ve bu hormonaldeğişimlerin olduğu dönemde aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır.
Sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Günde 2500 mL sıvı tüketilmesi önerilmektedir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak su tüketilmesi uygundur. Mineral içeriği yüksek sert suların içilmesi tercih edilmelidir. Taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran ve çorbalar uygun sıvı kaynaklarıdır ve aynı zamanda diğer besin öğelerini de içerirler. Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler orta derecedetüketilmeli, bitki çayları tercih etmelidir. Kafein, sık idrara çıkmaya neden olduğundan bireyin sıvı gereksinmesini arttırır. Ayrıca aşırı kafein, kemik yıkımını arttırdığından osteoporoz oluşumuna neden olabilmektedir. Çayın yemeklerle birlikte içilmesi, demirin emilimini azaltabileceğinden yemeklerden bir saat önce veya sonra, açık ve limonlu olarak içilmelidir.
Alkol ve sigaradan kaçınılmalıdır.Alkol ve sigara bazı vitamin ve minerallerin vücutta kullanılmasına olumsuz etkide bulunmaktadır. Alkol tüketimi, kemik oluşum hücrelerini harap eder ve kalsiyum emilimini bozar.Sigara ise östrojen metabolizmasının etkileyerek kemiklerdeki mineral içeriğinin azalmasına neden olabilmektedir. Ayrıca kan kortizol düzeyini arttırarak 25-hidroksi D vitamininin aktif şekli 1.25 dihidroksi D vitaminine dönüşümünü azaltır. Aynı zamanda kandaki C vitamini düzeyini ve serum östrojen düzeyini de düşürür. Bu nedenle osteoporoz oluşumundaki risk faktörlerindendir. Yapılan bir araştırmada, sigara içen kadınların içmeyenlere göre menopoza iki yıl erken girdiği görülmüştür.
Depresyon, sinirlilik ve uykusuzluğa karşıtriptofan aminoasidi içeren besinler önerilmektedir. Triptofan, ruh halini, uyku ve iştahı düzenleyen serotonin salınımını sağlar. Hindi eti, süt, peynir, yumurta, muz, yulaf ve kurubaklagillerde bulunmaktadır.
Beden Kitle indeksi 25’in altına düşmemelidir, aşırı incelikten kaçınmalıdır.Çünkü menopozdan sonra vücut, yağ dokusundakiöstrojenden de yararlanmaktadır.
Kalsiyum içeriği yüksek besinler: süt ve süt türevleri (yoğurt, peynir, çökelek vb). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, pekmez, fındık, badem, kuru incir
Esmer pirinç, Buğday kepeği, mısır kepeği, çavdar, tam buğday unundan yapılmış tahıllı ekmekler, tam buğday unundan makarna, karabuğday, yulaf vb. kompleks karbonhidratlar
D vitamini kaynakları: Yağlı balıklar (somon,ton,uskumru..), yumurta, süt ve süt ürünleri
Soya ürünleri: Soya sütü, tofu, miso, tempeh
Magnezyum ve bor içeriği yüksek besinler: Elma, armut, hurma, kuru üzüm, baklagiller ve yağlı tohumlar
Potasyumdan zengin besinler: Muz, avokado, fasulye, patates, ıspanak, kereviz, lahana, mercimek, mantar, domates, kayısı, yoğurt
Omega-3 kaynakları: Ceviz, keten tohumu, balık yağı, kanola yağı, soya yağı, fındık yağı, kabak çekirdeği, semizotu, ıspanak, Brüksel lahanası
C vitamini zengini besinler: Kivi, çilek, portakal, kavun, nar, yaban mersini, ahududu, greyfurt, elma, yeşil&kırmızı biber, kuşkonmaz, tatlı patates, domates, limon, taze rezene, soğan, karnabahar
Yeterli sıvı: Mineral içeriği yüksek sert sular
Triptofan kaynakları: Tahıllardan; kırmızı/kahverengi pirinç, yulaf, buğday, mısır, arpa, et grubundan; hindi göğsü, tavuk göğsü, somon, ton balığı, uskumru, süt, yumurta, peynir, kuru yemişlerden; fındık, ceviz, antep fıstığı, kaju, badem, kestane, meyvelerden; muz, ananas, çilek, avokado, elma, portakal, böğürtlen, kurubaklagillerden; kuru fasulye, soya fasulyesi, barbunya fasulyesi, maş fasulyesi, nohut, tohumlardan ise; kabak, çemen, susam, keten tohumu ve ayçiçeği tohumları.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.