Sporcu Beslenmesi – Sporcu Beslenmesi | Diyetisyentavsiyeleri.com

Sporcuların performansını etkileyen temel faktörlerin başında genetik yapı, uygun

antrenman ve beslenme gelmektedir.

1)Yüksek sportif performansın oluşumunda, kişiye ait fizyolojik ve psikolojik

faktörler, antrenman durumu, beslenme durumu, sağlık, çevresel faktörler, spora

özgü özellikler rol oynamakla birlikte hangi faktörün maksimum performansta daha

etkili olduğunu söylemek güçtür. Ancak beslenmesi düzgün olmayan, sağlığı

bozulmuş bir sporcudan yüksek performans beklemenin imkânsız olduğunu

söylemekte kuşkusuz bir gerçektir.

2) Sporcular performanslarını artırmak için zamanlarının büyük bölümünü

antrenman yaparak geçirmektedirler. Gerçekten de antrenman yapmak için

büyük çabalar sarf edilmekte, bu çabaları boşa çıkarmamak ve antrenmanlarda

üst düzey etkinlik sağlayabilmek için doğru beslenme büyük önem taşımaktadır.

3) Vücudumuzdaki hayati faaliyetlerin enerjiye olan ihtiyacını karşılamak,

sağlığımızı korumak, fiziksel büyüme ve gelişmeyi mümkün kılmak, antrenmana

uyum sağlamak ve antrenmanların etkilerini maksimuma çıkarmak için temel

besin öğeleri olan karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler, mineraller ve

suyun dengeli bir şekilde tüketilmesi beslenme olarak tanımlanabilir.

4) Spora olan ilginin artması ile birlikte sporcuların beslenmesi de giderek daha

fazla konuşulan ve araştırılan bir konu olarak gündeme gelmektedir.

5) Beslenme ile ilgili bilgilerin sporcu ve antrenörler tarafından bilinmesi ve

uygulanması oldukça önemlidir.

6)Sporcuların enerji gereksinmeleri, yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite düzeyi ve

harcanan enerji miktarına göre farklılık göstermekle birlikte tüm sporcuların

beslenmelerinde dikkat etmeleri gereken temel unsurlar;

  • Sağlığın   ve   performansın   devamlılığı   için,   enerji   ve   besin

    öğelerinin yeterli tüketilmesini sağlamak.
  • Branşa özel, vücut yağ ve yağsız kütle yüzdesinde devamlılığı

    oluşturmak.
  • Antrenman sonrası optimal toparlanmayı sağlamak.
  • Sıvı dengesini sağlamaktır.

7) Farklı spor branşları için kullanılan enerji sistemleri, enerji ve besin öğeleri

gereksinmesi farklı olabileceği gibi, aynı spor branşında yer alan ya da aynı takım

da oynayan sporcuların gereksinmeleri de birbirinden farklı olabilmektedir.

Beslenmenin kişiye özel olması, bu farklılığın nedenidir.

Kullanılan enerji sistemleri ve gereksinim duyulan besin öğelerinin dağılımı

açısından birbirine yakın olan bazı spor branşları aynı grup altında toplanmış ve

üç başlık altında ele alınmıştır.

I. DAYANIKLILIK SPORLARI

II. KUVVET/GÜÇ SPORLARI

III. TAKIM SPORLARI

SPOR DALLARI

I. DAYANIKLILIK SPORLARI

Fiziksel uygunluğun temel bileşenlerinden biri, dayanıklılıktır. Dayanıklılık sporları, uzun süreli

ve düşük şiddetli aktivite gerektiren spor branşlarıdır. 3200 m koşu, kros, maraton, 2000 m

kürek gibi sporlar dayanıklılık sporlarına örnektir. Dayanıklılık sporcuları; 30 dakika ile 4 saat

arasında aktivite gösteren, ultra dayanıklılık sporcuları ise; 4 saatten uzun süreli aktivitede

bulunan sporcular olarak tanımlanır. Yapılan aktivite gerek 1 saat ya da daha uzun süreli,

gerekse patlayıcı güç gerektiren kısa süreli bir aktivite olsun bütün sporcular için dayanıklılık

önemlidir. Dayanıklılık egzersizleri sırasında enerji gereksinimi, üç enerji sisteminden

(fosfojen sistem, anaerobik glikoliz/laktik asit sistemi ve aerobik sistem) karşılanmaktadır. Buna

karşın, temel enerji sistemi aerobik sistemdir.

Dayanıklılık sporcularının enerji harcaması; yapılan aktivitenin süresine, şiddetine, sporcunun

cinsiyetine, yaşına, vücut ağırlığına bağlı olarak değişebilmektedir. Hareket (koşu, bisiklet) ve

mental odaklanma (bisiklet sürme, araba kullanma) gerekliliğinin yanı sıra ortamın uygun

olmayışı (yüzme, kürek) gibi bazı durumlarda, sporcunun enerji gereksinimini karşılamak

mümkün olmayabilmektedir. Aktivite sırasında enerji gereksinimini karşılamaya çalışmak ise,

bazı sporcularda mide bulantısı ve krampa neden olmakta, bu durumda besin tüketmek ise

zorlaşmaktadır. Bu nedenle; sporcunun sodyum, sıvı ve karbonhidrat ihtiyacını karşılayan

pratikte uygulanabilir ve sindirimi kolay besinler (spor içecekleri, spor jelleri gibi) tercih

edilmelidir. Dayanıklılık sporcuları, sadece yarışma döneminde değil aynı zamanda

antrenmanlar döneminde de fazla enerji tüketimine ihtiyaç duymaktadır. Örneğin ultra

dayanıklılık sporcularında enerji harcaması, yaklaşık 6000-8000 kkal/gün’dür. Sadece spor

başarısı için değil, sağlık için de harcanan enerji depolarının mutlaka yerine konması

gerekmektedir. Yeterli beslenmenin sağlanamaması, kronik yorgunluk, dehidrasyon, hastalık

(örneğin üst solunum yolu enfeksiyonu) ve yaralanma riskinin artmasına neden olmaktadır.

II. KUVVET/GÜÇ SPORLARI

Kuvvet ve güç terimleri çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılan iki kavramdır. 

Her ikisi de,fiziksel uygunluk için önemli olmasına rağmen kuvvet, gücün bir bileşenidir. 

Kuvvet, kas ya da kas gruplarının zorlanma yeteneğidir ve tümüyle sporcunun taşıyabildiği ya da 

kaldırabildiği ağırlıkla ölçülmektedir. Güç, ise sadece kasın zorlanma derecesine değil, 

kasılabilme hızına da bağlıdır. Kuvvet/güç sporları, kısa süreli ve patlayıcı güç gerektirdiklerinden diğer spor branşlarından farklıdır.        

Bu grup içerisinde; halter, disk, gülle, çekiç, 100 m yüzme, masa tenisi gibi spor 

branşları yer almaktadır. Ağırlıklı olarak kullanılan enerji sistemi; fosfojen 

sistem  olmakla birlikte aktivitenin süresi uzadıkça, anaerobik glikoliz enerji 

sistemi de kullanılmaya başlanmaktadır.                                   

Aerobik sistem ise, toparlanma sırasında, enerji ihtiyacının karşılanması ve

boşalan ATP ile kreatin depolarının yeniden doldurulması için gerekmektedir. 

Kuvvet/güç sporcularının antrenman ve yarışma sırasındaki enerji gereksinimi 

farklılık gösterebilmektedir. Antrenmanlar, birkaç saat sürerken, yarışmalar sadece 

saniye ya da dakikalarla ifade edilmektedir. Öneride bulunurken bu durum göz önünde 

bulundurulmalıdır.

Ağrılık kazanımını hedefleyen kuvvet/güç sporcuları; kas dokusunda büyüme 

ve gelişme sağlamak için, antrenmanlarda ihtiyaç duyulan enerjiyi karşılamalı diğer yandan 

kuvvet ve kondisyon antrenmanlarına devam etmelidir. Haftada 500-1000 g’dan fazla 

ağırlık kazanımı önerilmez. Bu nedenle sporcu haftada 500 g ağırlık kazanımı için, günlük 300-500

kkal içeren, diyete ek besin tüketmelidir. Karbonhidratlar, kuvvet/güç sporlarında 

temel yakıttır. Gün içerisinde karbonhidratı yeterli düzeyde tüketmek, yüksek şiddetli 

antrenman ve yarışma sırasında glikojen depolarına destek olmakla birlikte kas dokularının gelişiminde  de indirek yoldan etkili olmaktadır. Yaklaşık 6-10 g/kg/gün karbonhidrat tüketimi 

önerilmektedir. Bu miktar toplam enerji ihtiyacının yaklaşık % 55-65’ini karşılamaktadır. 

Antrenman şiddetine,yaşına, vücut ağırlığına, cinsiyetine bağlı olarak, her 

sporcunun enerji ve karbonhidrat gereksiniminin değişebileceği ve birbirinden 

farklı olabileceği unutulmamalıdır. 

Aktivite sonrası karbonhidrat tüketimi için en ideal zaman, egzersiz sonrası 15-30 

dakikadır. 1-1.5 g/kg CHO egzersiz sonrası en kısa zamanda tüketilmesi ve özellikle ilk 6 saat için 2  saatte bir bu uygulamanın tekrarlanması gereklidir. Kuvvet/güç sporcularında, kas dokusu 

ve diyet protein gereksinimleri daha fazladır. Kas dokusunun egzersiz sonrası onarımı için,

yeterli düzeyde yüksek kalite proteinin her öğünde alınmasına gereksinim duyulur. 1.4-

2.0 g/kg/gün protein tüketilmelidir. Bu miktar enerjinin yaklaşık %15-20’sine 

karşılık gelir. Sporcu kas kütlesinde artış hedeflediğinde, 2.5-3.0 g/kg protein, kuvvet antrenmanları ile birlikte önerilmektedir. 

Protein kaynağı besinler her ana ve ara öğünde tüketilmelidir. Kuvvet/güç

antrenmanları öncesi, protein-karbonhidrat tüketiminin insülin salınımını ve 

aminoasit dönüşümünü artırıcı anabolik etkisi ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. En az 6 g 

elzem aminoasit ve 35 g karbonhidratın egzersiz öncesi tüketiminin pozitif nitrojen dengesini 

korumaya yardımcı olduğu belirtilmektedir. Kuvvet egzersizi sonrası protein tüketimi, büyük  oranda kas protein sentezini uyararak pozitif etkide bulunmaktadır. Protein sentezinde artış,  karbonhidrat (35 g) ve aminoasit (6 g) kombinasyonu ile sağlanır. 

Bu nedenle, karbonhidrat ve protein tüketimi hem egzersiz öncesi hem de 

sonrasında kas protein sentezini artırmak içintüketilmelidir. 

Yapılan çalışmalarda egzersiz sonrası karbonhidrat ile proteinin birlikte alımının 

gerek kan glikozundaki düşmeyi. Yağ tüketimi orta düzeyde olmalı, vücut 

ağırlığını korumak isteyen kuvvet/güç sporcuları için ise, toplam enerjinin %20-

25’i önerisi yapılmaktadır.                                     

Vitamin/mineral gereksinimi ile ilgili çalışmalar yaygın değildir. Bütün aktif

bireylerde, gereksinimin sedanter bireylerden fazla olduğu bilinen bir gerçektir. 

Mikro besin öğeleri içerisinde en önemli olanlar; antioksidan vitaminler, kalsiyum, krom, 

demir, magnezyum ve çinkodur. Özellikle kreatin desteğinin, 6 saniye ile 4 dakika süren 

kısa süreli patlayıcı güç gerektiren aktivitelerde anaerobik gücü artırdığı ile ilgili bulgular 

mevcuttur. Kuvvet/güç sporcuları (boks, güreş, halter ve judo gibi), sıklet sporları olmaları 

nedeniyle, günlük sıvı tüketimlerini kısıtlayarak ve dehidrasyon yolu ile ağırlık kontrolü 

sağlamaya çalışmaktadır. Bu durum daha çok sıvı kaybına neden olmakta dehidrasyon 

durumu ile birlikte sporcuda, vücudun ısı düzenleme sistemi bozulmakta, mineral kaybı ve kardiyak  aritmi görülmektedir. Bu nedenle, sporcuda dehidrasyon durumu önlenmeye 

çalışılmalıdır. Aktivite sırasında, sporcunun terleme oranı/kaybettiği ağırlık dikkate alınarak sıvı 

tüketimi belirlenmelidir. Yapılan bir çalışmada kuvvet antrenmanı sonrası içilen

sütün, kasta protein sentezini artırdığı, pozitif nitrojen dengesi ve kasta hipertrofi sağladığı 

saptanmıştır.

III. TAKIM SPORLARI

Takım sporları, iki ya da daha fazla sporcunun, karşısında yer alan sporcuları 

yenmek için oynanan sporlardır. En yaygın olanları, futbol, voleybol ve basketboldur. 

Takım sporlarında, üç enerji sistemi de (fosfojen, anaerobik glikoliz, aerobik sistem) kullanılmakla 

birlikte baskın olan enerji sistemi anaerobik sistemdir. Çünkü aktivite sırasında çoğunlukla 

patlayıcı güç ve yüksek şiddetli kas aktivitesi gerekmektedir. Sprint, atma, atlama gibi yüksek 

şiddetli aktivitelerde anaerobik enerji sistemi baskın iken, oyun sırasındaki düşük şiddetli 

aktiviteler sırasında ise aerobik enerji sistemi devreye girmektedir. Aerobik sistem, sadece 

düşük şiddetli aktivite sırasında enerji ihtiyacını karşılamakla kalmaz aynı zamanda 

toparlanmaya da yardım eder. Takım sporlarında, sporcunun oyundaki pozisyonu ve vücut ağırlığı gibi  farklılıklar, sporcuların enerji gereksinimlerinin de birbirinden farklı olmasına neden 

olmaktadır. Örneğin, futbol oyuncularının enerji gereksinimi yaklaşık 3800-4000 kkal/gün 

olarak belirlenmesine karşın gerçek gereksinim, sporcunun kişisel özellikleri ve oyundaki

pozisyonuna göre değişmektedir. Bu nedenle beslenme planı, kişiye özel hazırlanmalıdır. 

Takım sporcuları arasındaki antrenman yoğunlukları, oyundaki pozisyonları farklı 

olacağından, karbonhidrat gereksinimleri de farklılık göstermektedir. Orta düzeyde süre ve

düşük şiddetli antrenmanlarda; 6-7 g/kg/gün, orta şiddetten yüksek şiddetliye geçen 

antrenmanlarda; 7-10 g/kg/gün, yoğun egzersiz programlarında (4-6 gün/hafta) ise; 10-12 g/kg/gün

karbonhidrata gereksinim duyulur. Antrenman ve yarışma öncesi, karbonhidrattan zengin beslenmek, hem glikojen depolarında doygunluk sağlamakta, hem de aktivite sırasında kan glikozunda devamlılığı sağlamaya yardımcı olmaktadır. Oyun öncesi 2-3 saat içinde yaklaşık 1-2 g/kg karbonhidrat tüketilmesi önerilmektedir. Oyun sonlarına doğru, karaciğer glikojen depolarındaki ve kan glikoz seviyesindeki düşmeye bağlı olarak, performans 

olumsuz yönde etkilenmektedir. Oyun sırasında karbonhidrat tüketildiğinde ise, sporcuların  kavrama yeteneğinin, oyun hızının arttığı belirlenmiştir. Yarışma sırasında %6-8  karbonhidrat içeren spor içeceği tüketildiğinde (200-250 ml/10-15 dk) hem yeterli hidrasyon 

sağlanmış hem de 30- 60 g karbonhidrat tüketimi kolaylıkla sağlanmış olmaktadır. Yarışma 

sonrası ilk 30 dakika içinde ve sonrasında 2 saatte bir, en az 1.0-1.5 g/kg karbonhidratın 

tüketilmesi gereklidir. Yüksek aktivite gerektiren takım sporlarında ise, 2.0 g/kg 

karbonhidrata gereksinim duyulabilmektedir. Protein gereksinimi, oynanılan spor branşına ve oyundaki pozisyona göre bireysel farklılıklar göstermektedir. Takım sporcuları arasında yarışma 

sırasındaki çarpışma ve vuruşmalara, vücuttaki sıyrılma, yara gibi durumlara bağlı olarak 

protein gereksiniminde artış meydana gelebilmektedir. 1.2-1.7 g/kg protein tüketimi 

önerilmektedir. Yaklaşık 6 g elzem aminoasidin, egzersiz sonrası alınmasının, kas protein 

sentezini arttırıcı olabilir. Takım sporcuları için önerilen yağ düzeyi, tüm  sporcular için yapılan öneriye benzer ve toplam enerjinin %20- 30’unun yağlardan karşılanması gerekmektedir. Vitamin ve mineral tüketimi, diğer spor branşlarında olduğu gibi takım sporlarında da yeterli seviyede olmalı, yetersizliğin belirlendiği durumlarda tüm sporcular için, uzman önerisi ile ek vitamin-mineral kullanımına başvurulmalıdır. Çoğu takım sporu, salon dışında oynanmakta, güneşe, sıcağa ve neme maruz kalınmaktadır. Salon da ise nemin de etkisiyle yeterli ventilasyon yapılamamaktadır. Yanı sıra bazı branşlarda giyilen ağır kıyafetler, koruyucu ekipmanlar, başlıklar, önemli oranda ısı kaybına yol açmakta ve buna bağlı olarak terleme artmaktadır. Bütün takım sporlarında, optimal performans için dehidrasyonun sağlanması gerekmektedir. Sıvı tüketimine sadece oyun sırasında değil, oyun öncesinde ve sonrasında da önem verilmelidir. Aktivite sırasında kaybedilen ağırlığa bağlı olarak sıvı gereksinmesi her sporcu için farklılık gösterse de NATA (The National Athletic Trainers Association) tüm sporcular için genel olarak, yarışmadan 2-3 saat önce yaklaşık 

2-3 su bardağı, yarışmadan 10-20 dakika önce 1-2 su bardağı, egzersiz sırasında ise, her 10-15 

dakikada 1-2 su bardağı su ya da spor içeceği tüketimi önermektedir

SIVI TÜKETIMI

Sporcuların sağlıklı olmaları ve optimal performansa ulaşmaları için, egzersiz

süresince düzenli aralıklarla içecek tüketmeleri çok önemlidir. Vücut ağırlığının %2-3’ünü

kaybedecek şekilde dehidrate olan (70kg bir kişi için, yaklaşık 1.5-2kg) bir sporcunun performansı

olumsuz yönde etkilenmektedir. Egzersize bağlı terleme ile vücut ağırlığının %4’ü kaybedildiği

zaman, kan hacmi azalmakta, kardiyovasküler ve termoregülatör fonksiyonlar zarara

uğramaktadır.

Karbonhidrat içeriği %5’den az olan içeceklerin yeterli enerji sağlaması şüpheli

görünürken, % 10’dan fazla karbonhidrat içeriği olan içecekler sıklıkla abdominal

kramp, diyare ve bulantıya neden olabilmektedir.

Yapılan çalışma sonuçlarına göre; en az 25-30g karbonhidrat/saat tüketildiği

zaman performans olumlu yönde etkilenmektedir. Böyle bir içeceğin en az % 6

karbonhidrat içermesi gerekmektedir. Yapılan bir çalışmada; % 6 karbonhidrat içeren spor içeceklerinin su kadar hızlı kana geçmedikleri, fakat sade sudan farklı olarak dayanıklılık

egzersizlerinde olumlu etkisi olduğu saptanmıştır.

Dayanıklılık performansı ve kan glikoz düzeyini artırmak için, egzersiz sırasında

karbonhidrat tüketiminin olumlu etkileri olduğu açığa kavuşmuş bir bilgidir.

Egzersiz süresince karbonhidrat tüketiminin kas ve karaciğer glikojeninin idareli kullanımını

sağlayarak,performansı artırdığı varsayılmaktadır. Yapılan çalışmalar ise, karbonhidrat 

tüketiminin performansı kas glikojen depoları boşaldığı zaman, kan glikoz düzeyinin 

devamlılığını sağlayarak artırdığını vurgulamaktadır.

Glikoz, glikoz polimerleri (malto dekstrin) ve sukroz ince barsaklarda sıvı 

emilimini uyarmaktadır. Diğer şekerlerden daha yavaş emilen fruktoz ise sıvı emilimini çok 

fazla uyarmamaktadır. Ayrıca, egzersiz süresince oluşan gastrointestinal distres, 

osmotik diyare, fruktoz içeren içeceklerin yaygın yan etkileridir. Egzersiz süresince glikoz, glikoz 

polimerleri veya sukroz solüsyonlarının tüketimi kardiyovasküler ve termoregülatör yanıt 

vererek performansı olumlu yönde etkilemektedir. Çalışan kaslara yeterli miktarda glikoz 

sağlamak için, karaciğerden yeterli hızda salınıp metabolize edilemediği için, fruktoz tüketimi 

performansı artırmada etkin değildir.

Orta şiddette, uzun süreli egzersiz yapan bireylere egzersizden hemen önce glikoz ve

glikoz polimerleri verilerek yapılan bir çalışmada, egzersizden hemen önce karbonhidrat tüketiminin, bitkinliğe dek çalışma zamanını artırdığı, her iki karbonhidrat tipinin 

de benzer etki gösterdiği bulunmuştur.

Sporcuların tükettikleri içeceklerde elektrolitlerin (sodyum, potasyum, fosfat…)

bulunması önemlidir. Fiziksel olarak aktif kişilerin çoğunun elektrolit gereksinimi 

yeterli ve dengeli diyetle karşılanan miktardan fazladır. Bu nedenle, terle kaybolan 

elektrolitlerin yerine konması önemlidir. Elektrolit dengesizliği yaygın olarak “su intoksikasyonu” 

olarak tanımlanmakta, en iyi tanımı ise, dayanıklılık ve ultra dayanıklılık sporcularında 

rapor edilen “hiponatremidir”. Sodyum yetersizliğinin, terle fazla sodyum kaybı sonucu 

oluştuğu varsayılsa da, egzersiz süresince sodyum içermeyen veya düşük sodyum içeren içecek veya sade su tüketimi de bu sorunu ortaya çıkarabilmektedir.

Ultramaratoncular üzerinde yapılan araştırmada, uzun süreli müsabakalar 

süresince normal hidrasyon ve elektrolit düzeyini sürdürmek için, yeterli sıvı ve elektrolit 

içeren sıvı alınması gerektiği saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, sodyum içeren 

içeceklerin susama duygusunu baskılamadan, ekstra selüler bölmede suyun tutulmasını sağladığı, sade su tüketmenin ise, su içme isteğini azalttığı bulunmuştur. Böylece, yetersiz sıvı 

alımına bağlı olarak plazma hacmi yeterli oranda restore edilememektedir. İçeceklerin; tat, aroma, 

ekşilik, ağızda bıraktığı lezzet ve tatlılık gibi özellikleri içeceğin lezzetini ve seçimini  etkilemektedir. Sporcular; serinletici, tatlı ve sevdikleri içecekleri tercih etmektedir. Yapılan bir çalışmada; karbonhidrat ve elektrolit içeren kivi meyvesinden hazırlanan içeceğin sıcak ortamda, uzun süreli egzersiz yapan sporcuların bitkinliğe dek çalışma zamanlarını önemli ölçüde artırdığı bulunmuştur. Ayrıca, sporcular bu içeceği güzel kokulu, lezzetli, serinletici, hararet giderici olarak tanımlamışlardır. İdeal içecek; sporcunun seveceği lezzette ve fazla tüketildiği zaman 

gastrointestinal rahatsızlığa neden olmamalıdır. Ayrıca, hızla emilebilmeli, ekstrasellüler sıvı hacminin devamını ve çalışan kaslara enerji sağlamalıdır.

Yeni bir spor içeceği olarak sütün önemi son yıllarda kuvvet ve dayanıklılık sporları için, sütün iyi bir egzersiz içeceği  olarak kullanılması, giderek artan merak konusu olmaya başlamıştır. Sınırlı sayıda araştırmaya göre, süt kuvvet antrenmanları sonrası protein metabolizmasının akut onarımı için  uygun ve etkin bir içecektir. Süt tüketimi; akut kas protein sentezini, kas protein dengesini 

geliştirerek artırmaktadır. Ayrıca, süt tüketimi minumum 12 hafta sürdürülen kuvvet 

antrenmanları ile birleştirildiğinde, kas hipertrofisi ( hacim ve ağırlık artışı) ve yağsız kütlede önemli

bir artış gözlenmektedir. Araştırmalar sınırlı olmasına rağmen, sütün dayanıklılık 

sporlarında da egzersiz sonrası için iyi bir içecek olarak önerilebileceği, rehidrasyon içeceği olarak 

etkinliği de kanıtlanmıştır. Süt, spor içecekleriyle kıyaslandığında, güç ve dayanıklılık sporları 

yapan bireyler için, besin öğelerini daha yoğun içeren bir içecektir. Az yağlı, seyreltilmiş sütler 

egzersiz sonrası dönem için güvenli ve etkin bir spor içeceği olabilir. Yapılacak araştırmalarla ise, 

sütün spor beslenmesi alanındaki etkinliği ve uygun kullanımının daha iyi tanımlanacağı 

açıktır. Besin alımı egzersiz ve spor performansını önemli ölçüde etkilemektedir. Ayrıca, 

iyi beslenme antrenmana uyumu sağlamaktadır. Örneğin, Antik Yunanlılar yüksek 

protein alımının sporcular için önemli olduğuna ve bu sporcuların yüksek miktarda et içeren 

diyetleri tüketmeleri gerektiğine inanırlardı. Günümüzde hala bu bilgiler özellikle vücut 

geliştirme gibi kuvvet sporlarında yaygındır. Kuvvet sporcuları genelde, önerilen diyet protein 

düzeyinin iki katından fazla protein içeren diyetleri tüketmektedir. Ek olarak, vücut geliştirme 

ve benzeri sporlarla uğraşan sporcular, çoğu yüksek protein içeren çeşitli pazarlama ürünleri

bombardımanı altındadır. Araştırmalar, yüksek protein alımının kuvvet antrenmanlarına uyum

sağlamada gerekli olmadığını, besin alımı zamanlamasının, kuvvet ve dayanıklılık

egzersizlerinde toparlanma ve bu egzersizlere uyumda önemli rol oynadığını 

açıkça göstermektedir. Son olarak, egzersiz sonrası tüketilen besinlerin bileşiminin 

dayanıklılık ve kuvvet egzersizleri sonrası toparlanmada önemli rolü olduğu bilinmektedir.

Süt ve süt ürünleri; protein, yağ, aminoasit, vitamin ve mineraller açısından çok 

iyi bir kaynaktır. Sütün sağlığa yararları tamamen onaylanmıştır. Az yağlı sütün iyi bir içecek 

olduğunu gösteren birçok özelliği bulunmaktadır.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu