Son zamanlarda çok konuşulan Taş Devri diyetinde önerilen ama gerçekte doğru olmayan birçok noktalarını sizlere açıklamak istiyorum… Sağlıklı olduğunu düşünerek uyguladığınız bu program sağlığınızdan olmanıza sebep olabilir…
Taş devri diyeti asırlar önce insan eserleri ve iskelet kalıntılarına dayanarak çıkarılan önerilerden oluşur. Aslına bakarsanız genel olarak savunulan görüş hazır besinler yerine doğal besinlerin tüketilmesidir. Ve dolayısıyla bu tip beslenme tuzu ve şekeri hayatınızdan çıkarmanıza yardımcı olabilir. Ancak taş devri diyeti için bilimsel verilerle uyuşmamasından dolayı sağlığınıza yararlı olduğunu söyleyemeyiz. Üstelik çoğu faydalı besinin kısıtlanmasından ötürü sağlığınıza zararı bile olabilir. Modern yaşamda kronik hastalıklardan sizi koruyacak olan taze sebze ve meyveleri çiğ tüketmek, kısık ateşte ya da buharda pişirme yöntemi, şeker içeren yiyeceklerden uzak durmak gibi öneriler Taş Devri diyetini ayrıcalıklı kılmamaktadır. Ve bu diyette iddia edilen; ‘buğdayın genetiği değiştirildiği için tamamen zararlı uzak durun!’ gibi söylemler tamamen bilimsellikten uzaktır. Taş Devrine dönmemiz ve o zamanlarda uygulanan beslenme tarzını uygulamamız olanaksız ve de tamamen gereksiz. Bu yüzden şimdi sizlerle bu diyette önerilen ama gerçekten doğru olmayan bilgileri paylaşacağım.
Buğday Günümüzde En Sağlıklı Besin
Taş Devri diyetini savunanlar günümüzde kullandığımız buğdayın genetiğinin değiştirildiğini düşünmektedirler. Ayrıca buğdayların gluten içeriklerinin yaklaşık yüzde 50 oranında daha fazla olduğunu iddia etmektedirler. Buğdaydaki GDO ve gluten sağlıksızdır gibi toplumda dolaşan düşünceler de buradan ortaya çıkmıştır. Bu konuya bir açıklık getirelim. Tam tahıllarda bulunan gluten Çölyak hastalığı dışında kesinlikle zararlı değildir ve sağlıklı kişiler için gereklidir. Bu yanlış bilgilerin sıkça konuşulmasının ardından Türkiye’de 8400 yıl önce olan buğday örneklerinin DNA dizilimi ile günümüzde bulunan buğdayların DNA dizilimleri kıyaslandığında hiçbir fark olmadığı ve gluten içeriklerinin de aynı olduğu görülmüştür. Buğday sağlıklı beslenmenin en temelinde yer alır. Sizlere tavsiyem rafine edilmiş buğday ürünlerinden olan beyaz un yerine tam buğday tanesi ve tam buğday unundan olan besinlere tüm öğünlerinizde yer vermeniz. Buğday, yarma, bulgur, tam buğday unundan yapılmış ekşi maya ekmek hem GDO içermez hem de içeriğinde prebiyotikler, E vitamini, inulin ve beta glukan gibi diyetsel lifler sayesinde kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltmez, insülin direnci oluşturmaz, kalp, diyabet, kansere karşı koruyucu ve uzun süre tokluk sağlar.
Lektin Konusu Sağlıklı Bireylerde Sorun Yaratmaz
Taş Devri diyetinde çok konuşulan diğer bir konu da lektin meselesidir. Lektin bir buğday proteinidir ve bitkilerin savunma mekanizmasını sağlar. Özellikle böcekleri bitkilerden koruyan bu madde zararlı değil yararlıdır. Lektin için Taş Devri diyetinde sindirim sistemi problemlerine sebep olacağı belirtilmektedir. Doğrusu ise bu problem sadece lektin duyarlılığı olan kişilerde oluşabilir. Aslında lektinin vücuda faydaları oldukça fazladır. Lektin özellikle zararlı mikroplara karşı vücut direncini arttırmaktadır. Meme kanseri başta olmak üzere birçok kansere karşı da koruyucudur. Sadece lektine karşı duyarlılığı olan bireylerde doğal antikor üreten doğal besinler domates, patlıcan, yer fıstığı, buğday, kuru baklagiller ve mısır yiyecekleri fazlasıyla tüketmek beyinde toksik etkilere damar sağlığını bozan ateroskleroza katkı sağlayabileceği bildirilmiş
Sebzeleri Pişirmemek Her Zaman Sağlıklı Değil
Taş Devri diyetine göre sebzeleri pişirmek vitamin kayıplarına neden olur. Bir diyetisyen olarak benim fikrim ise bu görüşün yanlış olduğudur. Sebzelerin pişirme yöntemlerini bilmeden gelişi güzel pişirmek, çok fazla kesme işlemi uygulamak ve uzun süre bekletmek vitamin değerini azaltır. Fakat doğru pişirme yöntemini biliyorsanız vitamin ve polifenolleri kayırlardan korur. Örneğin A vitamini öğesi beta karoten içeren havuç ve enginar gibi besinleri buharda ya da zeytinyağında pişirmeden tüketmek bu vitaminden mahrum kalmamıza sebep olabilir. Bu besinleri buharda pişirmediğiniz sürece içeriğindeki A vitamininden yararlanmanız imkansız. Başka bir örnek verecek olursak brokoli, karnabahar, lahana gibi besinlerin çiğ olarak tüketilmesi doğal yapısında bulunan mirosinaz adlı enzimden yararlanarak kanser koruyucu etkisinden yararlanmamızı sağlıyor. Yani brokoli, karnabahar ve lahanayı pişirmeniz kanserden koruyucu etkisini azaltıyor diyebiliriz. Fakat sebzeleri her zaman çiğ tüketiyor olmanız mide ülseri ve gastrit için büyük risk oluşturabilir. Bu sebeple sebzeleri mevsiminde, taze ve çok fazla kesme doğrama işlemi yapmadan düşük ısıda pişirmenin en doğrusu olduğunu düşünüyorum. Kendi suyunda düdüklüde pişirmek en sağlıklı olan pişirme yöntemidir. Buharda pişirme yöntemi kullanılabilir ve az miktarlarda da çiğ şekilde tüketilebilir. Burada önemli olan miktar ve çeşitliliktir.
Süt Sağlıklı Yaşamın Temelidir
Taş Devri diyetinde süt ve süt ürünlerinin tüketimi yasaktır. Süt ve süt ürünlerinin tüketiminin yasak olması demek vücutta kalsiyum eksikliği olması demektir. Kemik dokusu için en önemli kalsiyum kaynağı tartışmasız süt ve süt ürünleridir. Diğer kaynaklar evet kalsiyum alımına destek olabilir fakat vücuttaki kullanılabilirliği düşüktür. Günümüzde kalsiyumdan eksik beslenen kişilerde görülme olasılığı en yüksek olan hastalık kolon kanseridir. Devamlı olarak kalsiyumdan eksik beslenen kişilerde osteoporoz kemik yoğunluğunun azalması, osteomalasi gibi ağrılı kemik hastalıkları ve kemiklerde ani kırılma risklerinde artış görülür. Kalsiyum ihtiyacını sadece kalsiyum hapları ile karşılayan kişilerde polip riski de artmaktadır. Süt, yoğurt, kefir ve peynir sağlıklı yaşamın temel taşlarıdır. 1 su bardağı süt veya kefir, 1 kase yoğurt veya 2 su bardağı ayran ve 2 dilim peynir her gün mutlaka tüketilmelidir.
Proteinler Yeterli Miktarda Bulunmalı
Kemik ve kas dokusu, çocuklarda büyüme ve gelişme, organlarda oluşan hasarların onarımı için proteinlerin her gün alınması gereklidir. Günümüzde fazla protein alımına bağlı olarak karaciğerde toksin yükün arttığı, böbreklerde ürik asit kristallerin oluştuğu, kalsiyumun kemiklerde çekilmesi ile birlikte kemik erimesinin görüldüğü, protein oranı yüksek besinlerin tüketimiyle birlikte doymuş yağ alımının fazla olmasıyla kolesterolün yükselmesiyle kalp hastalıklarına sebep olduğu ve kanser riskinin arttığı bilinmektedir. Şu an yaşayan taş devrinden gelen bir insan olmadığı için ve kronik hastalıklarının olup olmadığını bilemeyeceğimiz için sınırsız protein alımının doğru olduğunu söyleyemeyiz. Yeterli miktarda protein alımı yani her gün yumurta, haftada 2 defa yağsız kırmızı et, haftada 4 defa balık ve diğer beyaz etleri tüketmek sağlık için doğrudur.
Taş Devri Diyeti Karbonhidrat Ataklarına Sebep Oluyor
Taş Devri diyetindeki savunulan karbonhidrat kısıtlaması önce kan şekeri düzeni ile kan yağlarında azalmaya neden oluyorken sonralarında kan şekerinde bozulma ile kolesterolde artışa neden oluyor. Taş Devri diyetiyle fazla yağ, fazla protein ve az miktarda tam tahıllarla kuru baklagiller kolesterol yükselmesine, ürik asitte artışa ve karaciğerde toksin zehirlenmesine sebep olmaktadır. Danışanlarımdan taş devri diyeti ve buna benzer diyetleri uygulayan kişilerde gözlemlerim; diyeti bırakınca hızlıca geri kilo almaları ve zaman zaman tatlı krizlerine girmeleriydi. Yasaklar ve aşırı kısıtlamalar kişinin yemek yeme davranışını bozmakta ayrıca diyetten kopmasına da sebep olmakta. Bu diyeti uygulayan kişilerde 2-3 ay sonra kırmızı etten tiksinme, ağızda aseton kokusu, idrarda koyu renk ve kötü kok, şuur bulanıklığı, kan şekerinde aşırı bir düşme ile hayat kalitesi bozulmuş danışanlarla karşılaştığımızı da söylemek isterim.
Kuru baklagiller Tok Tutucu ve Kan Şekeri Dengeleyicidir
Taş Devri diyeti lektin konusundan dolayı herkesin kafasını karıştırmaya sebep olmuştur. Ama doğal antikor üretici madde sadece lektin değildir. Ve lektin de yalnızca kuru baklagillerde bulunmaz. Muz, sarımsak, buğday ve yer fıstığında bulunan lektin, ananasta bromelian, yumurta beyazında avidin de aynen lektin gibi vücudumuzda doğal antikor üretilmesini sağlar. Ananastaki bromelian hazmı kolaylaştırırken, yumurta beyazındaki avidin piştiğinde biyolojik olarak oluşturacağı olumsuz etki ortadan kalkmaktadır. Tabi bu konudaki bilimsel kanıtlar yeterli düzeye henüz ulaşmamıştır. Ancak kuru baklagillerin kan şekerini dengelediği ve tok tutma özelliğiyle ilgili çalışmalar kanıta dayalıdır. Kuru baklagillerdeki diyet lifi (posa) kan şekerini düzenler ve kolesterolü düşürür. Kuru baklagiller tam tahıllarla birlikte tüketildiğinde çok fazla doyum sağladığı da açıktır. Yeterli ve dengeli beslenme için haftada en az 2-3 kere kuru baklagilleri tüketmenizi şiddetle tavsiye ederiz
Kesinlikle Uzak Durmanız Gereken Diyetler:
Hızlı bir şekilde zayıflamak için ‘içgüdüleriniz ile yaşayın, atalarımız gibi beslenmeliyiz, hormonlarınızı kontrol altına alın’ gibi gerçekten toplumu etkileyen ve uygulanması önerilen bu tip diyetlerden uzak durmalısınız. Bu tip diyetler hem bilimsellikten uzak hem de uzun süre boyunca uygulanabilirliği olmayan diyetlerdir. Yeterli ve dengeli beslenmek ve sağlıklı bir yaşam için daha az sıklıkta kırmızı et, daha fazla balık benzeri beyaz et, her gün yumurta, süt ve süt ürünleri, bol taze sebze, taze meyve, yeterli miktarda kuruyemiş, tam tahıllar ile kuru baklagilleri tüketmek gerekir. Kaliteli bir yaşam için daha fazlasını öğrenmek için blog kısmında yazmış olduğum yazılarıma mutlaka göz atmalısınız beyzayalav.com/blog/
- Aşırı Kalori Kısıtlaması Yapan Diyetler
- Kan Grubu diyeti
- Taş Devri Diyeti
- Montignac Karbonhidratı Proteinlerden Ayrıştıran Diyet
- Atkins Diyeti Gibi Yüksek Protein ve Aşırı Karbonhidrat Kısıtlayan Tüm Diyetler
- İdrar Söktürücü Çaylarla Yapılan Diyetler
- Aç Bırakan Diyetler
- Metabolik Balans Diyeti
- Alkali Diyet