Grip ve salgın hastalıklarla sıklıkla savaştığımız bu aylarda yapacağımız en yanlışsız şey bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak olacaktır. Pekala bunun için neler yapmalıyız?
Bağışıklık sistemi, dışarıdan gelen mikropların (virüs, bakteri, mantar ve parazit) ziyan verici tesirlerine karşı bedenimizi savunan hücreler ve organlardan oluşan bir yapıdır. Bu yapıyı güçlü tutmak bizi hastalıklara karşı dirençli yapacaktır.
Bağışıklığı güçlü tutmak onun gereksinimlerini gidermekten geçer. Yani bedenin sağlıklı bir halde fonksiyonlarını sağlaması için gerekli olanları ona sağlamamız gerekmektedir.
Yeterli ve istikrarlı beslenin.
Güçlü bir bağışıklık sisteminin temellerinden birisi kâfi ve istikrarlı ve beslenmektir.Vücudun gerekli vitamin ve mineralleri alması onun bağışıklığı muhafazası manasına gelmemektedir. Beden için vitamin ve mineraller kadar alması gereken protein, esansiyel yağ asitleri, karbonhidrat ölçüsü da değerlidir. Yani gerekli protein alınmadığı vakitler bedeniniz güçsüz kalabilir. Bu da hastalıklara davetiye çıkarabilir. Bu yüzden tek bir besine yönelmek sistemi güçlü tutmak için yanlışsız bir yol olmayacaktır.
Vitamin ve mineral alımlarına dikkat!
Tüm vitamin ve mineraller bağışıklığın korunmasında tesirlidir. Yalnız kimi vitamin ve minerallerin daha tesirli olduğunu bir çok çalışma gösterilmiştir.
Özellikle antioksidan tesire sahip olan A,C,E vitaminler, Selenyum ve Çinko mineralleri bedenimizi dış etmenlerden korumakta büyük değer taşımaktadır.
Bunun için beslenmenizde şu besinlere yer açmanızda yarar vardır;
-
Viral yolla bulaşan hastalıkların baş düşmanı, C vitamini kaynağı olan narenciyeler, koyu yapraklı sebzeler ve domatesler. (Suda eriyebilen C vitamini beden tarafından depolanmadığı için günlük alımı kıymetlidir.)
-
İyi birer A vitamini kaynağı olan; maydanoz, ıspanak ve havuç Sarı, turuncu ve yeşil zerzevat ve meyvelerle bilhassa karaciğer, balık, süt ve yumurta
-
Bol ölçüde E vitamini içeren yağlı tohumlar ve bitkisel yağlar.
-
Virüsün bedenle olan savaşında büyük tesire sahip Selenyum vitamini içeren kümes hayvanları, deniz eserleri, buğday, soğan, sarımsak ve kırmızı biber (E vitamini ile selenyumun birlikte alınması bedenin korunmasında daha tesirlidir.)
-
Akyuvar ve antikor oluşturmasına ve mikroplarla savaşmasına yardımcı olan çinko içeren Kırmızı et, yumurta ve deniz eserleri .
Probiyotik kullanımına itina gösterin.
Probiyotik, bağırsaklarımızda yer alan faydalı bakterilerdir. Bu bakterilerin bir kısmı beden tarafından sentezlense de bir kısmı dışarıdan alınmalıdır. Bedenimizi ziyanlı bakterilere karşı koruyan, enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olan bu dost bakteriler bağışıklık sistemimizi güçlendirme de hayli tesirlidir.
Doğal olarak fermente edilmiş süt ve süt eserlerinde yahut öbür fermente yiyecek ve içeceklerde bulunur. Yoğurt, kefir, lahana turşusu beslenmenize rahatlıkla ekleyebileceğiniz probiyotiklerdendir. Ayrıyeten suplemen (takviye gıda) olarak da kullanılabilir.
Omega-3 tüketimini ihmal etmeyin.
Omega 3’ler antiinflamatuar (iltihap azaltıcı) tesire sahiptir. Ayrıyeten viral, bakteriyel, paraziter enfeksiyonlarda mikropların direncini zayıflatarak hastalıklardan hami tesire sahiptir. Bağışıklık sistemini desteklemesinden diğer, bilhassa çocuklarda beyin gelişimi ve kalp sıhhati üzerine olumlu tesirlere sahiptir. Bilhassa somon, uskumru ve ton balığı Omega 3’ten en güçlü balık çeşitleridir. Başka Omega 3 içeren besinler; anne sütü, keten tohumu, ceviz, badem ve fındıktır. Koyu yeşil yapraklı sebzelerde de az ölçüde bulunur. Bağışıklığı desteklemek ve başka tesirlerini görmek için haftada 2 kez balık tüketmeye itina gösterin.
