Psikiyatride normallik ve anormallik arasındaki sınırların bulanıklığı çocuk ve ergenlerde işin içine gelişimsel psikolojinin girmesiyle daha da artar. Bir çocuğun içinde bulunduğu yaş aralığındaki döneme özgü psikolojik gelişim özelliklerinin iyi bilinmemesi, yanlış tanı ve yaklaşımlara neden olabilir. Bu nedenledir ki psikiyatrik bir hastalık tanısından önce mutlaka normal olanın bilinmesi, gelişimsel psikolojiye iyi hakim olunması gerekir. Erişkin ruhsallığının gelişmiş ve daha sınırları belirli yapısına karşın çocuk ruhsallığı gelişimini ve değişimini hala sürdürmekte, dönüşüm geçirmeye devam etmektedir. Bu durum psikiyatrik tanıların hala sınırlarını genişletmekte olan bu ruhsallığı tanımlamakta yetersiz kalabilmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla çocuğa belirli tanı etiketlerinin konulması yerine, çocuğun şikayetlerinin neye hizmet ettiğinin ve bu şikayetlerinin ruhsal izdüşümlerinin nereye denk geldiğinin ele alınması daha kapsamlı bir bakış açısı sunacaktır.Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki çocuk ve ergenlerde semptomlar aile dinamiğinden ayrı ele alınamaz. Aile içi ilişkilerin ve dinamiklerin de iyi anlaşılması, çocuğun semptomlarının aile içindeki yerinin mutlaka araştırılması gerekir. Bu amaçla aile görüşmeleri tanı ve tedavide merkezi önem taşır.
Çocukların duygu ve düşüncelerini erişkinler gibi dile getirebilecek kaynaklarının yetersiz olması, daha çok davranış değişiklikleri üzerinden kendilerini sergilemelerine neden olur. Bu içsel dünyanın anlaşılmasında bu nedenledir ki oyun terapisi, resim analizi, cümle tamamlama testleri gibi birçok projektif test önemli yer tutar.
Çocuk ve ergenlerde psikiyatrik hastalıkların tedavisinde biyopsikososyal bir yaklaşım esas alınmalıdır. Dolayısıyla ilaç tedavileri, psikoterapiler ve sosyal müdahaleler birbirinin alternatifi olmayıp tamamlayıcısıdır. Bazı hastalıklarda ilaç tedavileri bazılarında psikoterapiler ve bazı durumlarda da basit sosyal müdahaleler ön planda olabilse de tedavide esas olan bütüncül bir yaklaşımdır.
Çocuk ve ergen psikiyatrisi sadece çocuklara değil, aynı zamanda ebeveynlere de danışmanlık hizmeti vermektedir. Çünkü ebeveynlik sadece doğuştan değil, hatta daha çok tecrübe edilerek süreç içinde öğrenilen bir yetidir. Winnicott’un deyimiyle ‘Yeterince İyi Annelik’’ için ebeveynlerin kendi içsel kaynaklarını keşfetmesi ve sadece ‘bilerek’ değil ‘hissederek’ ebeveynlik yapabilmelerinde çocuk ergen psikiyatrisi önemli bir rehberlik görevine sahiptir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.